Tarih boyunca insanoğlu günlük hayatını devam ettirirken vücudu onun için yetersiz kalmış ve bundan dolayı çeşitli aletler yapmıştır. Bu,bizi diğer canlılardan ayıran en büyük farklardandır. Bilim insanları, insana bu yönüyle homo faber yani alet yapan canlı diyorlar. Peki kullandığımız basit aletleri ezcümle modern teknolojiyi üretirken bir yerlerden kopya çekiyor olabilir miyiz?
Günlük hayatta basit veya karmaşık pek çok alet kullanırız. Sanayi inkılabından sonra ve bilhassa geçtiğimiz yüzyıl içinde teknolojinin de çok hızlı ilerlemesiyle pek çok alet, makine ve cihaz hayatımızın bir parçası oluverdi. Peki insanlar bu aletleri ilk defa yaparken, keşfederken nasıl düşünüp tasarlayabildi? Hangi teknolojik cihazın yapısı, şekli nasıl ve neye göre dizayn edilmiştir?
Cumhuriyet ilk yıllarında yetişen bilim adamlarımızdan Türkiye’nin ilk yüksek kimya mühendisi olmakla maruf H.Hilmi Işık diyor ki: “Fen, mahlûkları, hâdiseleri görmek, inceleyip anlamak ve deneyip benzerini yapmak demektir.”* Evet demek ki insanlar bir alet cihaz yaparken, teknolojiyi daha ileriye taşırken, tabiatı, canlıları, önce inceleyip sonra taklit ederek bunu yapabildiler ve hala yapıyorlar. Bugün insanoğlunun başarıları diye övülen birçok bilim ve teknoloji harikası cihaz, umumiyetle tabiattan ilham alınarak dizayn edilmiştir. Buna günümüzde biyomimetik veya biyomimikri (biyomimicry) deniyor ve Türkçeye de biyobenzetim olarak çevriliyor. Mesela ilk uçağın yapılmasında kuşlardan ilham alındığını hepimiz az çok tahmin edebiliriz belki ancak daha pek çok şey, tabiattan kopya çekilerek dizayn edilmiştir. Mevzuyu birkaç örnekle izah edecek olursak:
Yalıçapkını kuşu ve maglev treni
Dünyanın en hızlı treni olarak bilinen Japonya’daki maglev treninin süratinin ve gürültüsüz gidişinin sırrı, mıknatıs teknolojisinin yanı sıra burun kısmının yalıçapkını kuşunun gagasından ilham alınarak dizayn edilmesindedir.
Velcro bantları ve pıtrak bitkisi
Halk arasında cırt cırt olarak adlandırılan velcro bantları pıtrak da denen sıraca otundan ilham alınarak imal edilmiştir.
Biyonik Otomobiller:
Ağaçlar ve kemikler, üzerlerinde oluşan mekanik gerilmeyi ve baskıyı eşit olarak yayacak şekilde güçlü ve esnek bir yapıya sahip. Mühendisler aerodinamiği iyi, aynı zamanda geniş ve güvenli bir araç yapmak için doğaya baktıklarında sandık balığına ulaşmış. Balık başını ve vücudunu koruyan iskelet sistemi nedeniyle kutu gibi şekline rağmen hızlı yüzebiliyor. Sandık balığının aerodinamiğini ve kemik yapısını taklit ederek üretilen otomobil, o boydaki araçlar arasında elde edilen en düşük hava sürtünme katsayısıyla %20’ye yakın yakıt tasarrufu sağlayabiliyor.**
Yarasadan mülhem RADAR:
Yarasaların görme kabiliyeti yoktur veya çok azdır. Bu sebeple çıkardığı yüksek frekanslı sesin tekrar kendine dönmesi ile karanlıkta yolunu belirler. İşte bugün havacılıkta ve denizlerde kullanılan RADAR ve SONAR sistemleri yarasanın yön bulma sistemi gibi çalışmaktadır.
Pek çok keşfe ilham veren yusufçuk:
Adını sıkça duyduğumuz skorsky tipi helikopterin son tasarımında dünyaca ünlü IBM firmasından yardım istenerek, Yusufçuk böceğinin bilgisayara yüklenen bir fotoğrafı üzerinde onlarca çizim ve çalışma yaparak ortaya çıkarıldığı iddia edilmektedir. Helikopter böceği de denilen yusufcuk böceğini biraz yakından inceleyelim.
Helikopter böcekleri böcekler sınıfının en iyi uçan grubudur. Uçarken çiftleşebilmeleri, yumurta bırakabilmeleri nedeniyle havada yaşamaya en iyi uyum sağlamış böcek grubu olarak kabul edilirler. Yani bütün ömrü boyunca havada uçabilir, havada asılı kalabilir. Ayrıca vücudunun aerodinamik yapısı, kanatlarının şekli ve 50 km/h i bulan hızı ile yusufçuk böceklerine hayran olmamak ve ondan ilham almamak mümkün mü? Münih olimpiyat stadının çatısının inşasında yusufçuğun kanatları ilham vermiştir. Uçak kanatlarının uç kısımlarının ağırlaştırılması da yusufçuk böceğinden kopyadır.
Bu hususta Bilim Teknik dergisinde deniyor ki: Mühendisler ve tasarımcılar teknolojik problemlere çözüm bulmak amacıyla çoğunlukla tabiaattan ilham almaktadırlar. Biyobenzetim araştırma alanı sayesinde bilim insanları doğadaki sınırsız uyumu, tasarımları ve sistemleri örnek alarak yeni teknolojik ürünler, malzemeler, mekanizmalar ve sistemler geliştiriyor. Üretilen malzemeler özellikle nanoteknoloji, robot ve ulaşım teknolojisi, yapay zekâ, tıp endüstrisi, inşaat ve askeri donanım gibi alanlarda kullanılıyor.
Doğadaki tasarımlar en az malzeme ve en az enerji ile en fazla verimi almaları,kendi kendilerini onarma özellikleri, geri dönüşümlü ve doğa dostu olmaları,sessiz çalışmaları, estetikyapıları,dayanıklı, esnek ve uzun ömürlü olmaları bakımından yeni teknolojilerin yolunu açıyor.**
Yazımızda az bir kısmını ele aldığımız biyomimicry araştırma sahası, bilim ve teknoloji dünyasında daha pek çok keşfe kapı açacağa benziyor. Doğrusu insanların da bu sayede, mükemmel yaratılmış olan tabiata ve canlılara olan alakası ve hayranlığı her geçen gün artıyor.
*Seadeti Ebediyye, s. 1045
**http://www.bilimteknik.tubitak.gov.tr/sites/default/files/posterler/biyobenzetim.pdf