Daha ilk günlerden böyle başlık atmak istemezdim ama, “sebepsiz ve hak edilmemiş” mutluluk sarhoşluğunu anlamsız bulduğumu vurgulamak istedim.
Sebepsiz çünkü 30 Kasım’dan 1 Aralık’a geçerken ne değişti de 31 Aralık’tan 1 Ocak’a geçerken ne değişecek?
Hak edilmemiş çünkü, 2016’yı 2015’ten daha mutlu geçirmek için ne yaptık ki hak edelim?
Yeni yıla sarhoş, borçlu, baş ağrısı ile giren bir insan o yıldan ne hayır bekler, nasıl mutluluk umar anlamış değilim zaten.
Mutluluğu hak eden insanlar için bile dünya rahatlık yeri olmadı; “Bir neşeyi bin gam takip eder” demişler dünya için, bu tabii ayrı ve geniş bir konu.
Kısaca dünya mutluluk ve rahatlık yeri değil, gerçek mutluluk ahirette.
Tabii bu da dünya hayatına bağlı ve yine apayrı bir konu.
Dünyaya sarılanların saldırıları bitmediği sürece, ki hiç bitmeyecek, dünya hep daha kötü olacak. Daha çok para, daha çok toprak, daha çok petrol ve daha çok güç isteyecekler. Ve bunun için de sürekli saldıracaklar.
Kötülük yapmanın iyilik yapmaktan ve yıkmanın yapmaktan kolay olması zaten kötülerin işini kolaylaştırıyor.
İyi niyet dilekleri hep dilek olarak kaldı bugüne kadar, korkarım ki bundan sonra da böyle kalacak.
Kim istemez ki dünya daha güzel ve yaşanılır olsun, kimse sevdiğinden ayrılmasın, kimsenin burnu kanamasın.
Hadi hep birlikte daha mutlu ve barış dolu bir yıl dileyelim.
Dileyelim dilemesine de ne olacak, savaş isteyenlere barış balonlarıyla mı cevap vereceğiz? Zeytin dalı kılıca ne kadar karşı koyabilir?
Hep böyle sembolik çocuk kandırmacalarıyla vakit kaybettik.
İyi niyetli olmak yetmez, iyi çalışmak da lâzım.
Hele biz Müslümanlar için formül aslında çok basit. Sadece atalarımızı, eski büyüklerimizi takip etsek bize yeter. Onlar hem dünyada silinmez güzel izler bıraktılar, hem de ahirete yüz akıyla gittiler.
Zaten bütün mesele bu. Başarı da bu, mutluluk da bu, huzur da bu…