Kanlı rezerv başlıklı yazımda DOĞU AKDENİZ’de bulunan enerji rezervinden bahsedeli çok olmadı.
Aradan 1-2 hafta geçti geçmedi, Libya’da petrol tankerlerine DAEŞ saldırısı gerçekleşti. DAEŞ’in saldırısından hemen sonra BATI devletleri Libya’da siyasi bazı değişikliklerin olmaması halinde DAEŞ’in kuvvetleneceği üzerine ifadeler kullandı. Yani Libya’ya MESAJ gönderildi.
Tabi DOĞU AKDENİZ rezervi dediğinizde Kıbrıs asla unutulmamalıdır. Zira aynı yazımızda Kıbrıs’ta garip gelişmeler olabilir demiştim ki aradan hafta geçmedi. İngiliz Büyükelçi Dışişleri bakanlığımıza çağrıldı. Bu arada İngiltere’nin Ankara Büyükelçisi Richard Moore’un MI6 kökenli olduğunu hatırlatmak isterim. Bay Moore’un çağrılma sebebi Güney Kıbrıs Rum kesiminden kim olduğu belli olmayan 7 kişinin başvurusu üzerine İngiltere’de bazı Türk Diplomatların hesaplarına el konulmasıydı.
Libya, Kıbrıs gelişmesi derken dün Başika Kampına DAEŞ saldırısı oldu. Misliyle karşılık verilsede bu saldırının manası büyüktür. DAEŞ ve PKK aynı sermaye ve ŞER merkezine bağlı hareket ettiği netleşmiştir. HENDEK siyaseti üzerinden yürüttükleri proje İFLASIN eşiğinde olduğu için KALLEŞLİKLERİNİ sınır dışına taşıma kararı aldılar. Sınır ötesinde bu tip haberlere hazırlıklı olmamızda fayda var.
Doğu Akdeniz havzası dediğimizde Lübnan’ı atlamayalım. Lübnan sınırında şu anda aynı Türkmen dağında olduğu gibi KATİL ESED REJİMİNİN baskısı ve katliamları artmış durumdadır. Özellikle MADAYA şehrinde tam bir insanlık dramı cereyan etmektedir. Lübnan’da yakın zamanda geniş mezhepsel kavgaların başlayacağı üzerine haberler var. Özellikle İran-Suud gerilimi Lübnan’da bulunan Şii ve Sunni grupları oldukça germiş durumda.
Velhasıl efendiler planları ne yazık ki TIKIR TIKIR işliyor. İşlemediği tek yer TÜRKİYE’dir.
Kahraman Mehmetçik, polisimiz ve Özel Kuvvetlerimiz memleketin içine yerleştirilmiş urları teker teker temizlemekte ve sona yaklaştı. Bundan sonra K.Irak ve Suriye üzerinde baskısını daha fazla hissettirecek bir ülke olacağız. Zira içerideki enerjimiz tamamen sınır ötesine kayacaktır.
Bu aşamada dikkat edilmesi gereken noktalar mevcut. Bu noktalardan ilki ne yazık ki, ismini ağzımıza almak istemediğimiz PARALEL TERÖR örgütüdür. Ne yazık ki hala devlet işleyişi içinde engel teşkil ediyorlar. Son aldığım bilgilere göre HENDEKLERİN kapatılması için İş Makinası Operatörlerinin bölgeye gönderilmesinde engel oluyorlar. Sınırdan geçecek TERÖRİSTLER’e yardım ediyorlar. Açığa alınan polisleri Yurtiçinde FETÖ ile amansız savaşan kişileri takip ediyor ve rapor tutuyor. Üniversitelerde okuyan öğrencileri örgüte karşı akademisyenler hakkında bilgi topluyor.
Ayrıca RTÜK içinde son günlerde yaşananlar skandal boyutunu geçmiştir.
Bunun en büyük ispatı Aydın Doğan’ı eleştiren A Haber’e ceza yağdırılmasıdır. Eli kanlı terör örgütüne sırtını yaslamış Eşbaşkan Demirtaş PARLATAN kanala tek ceza verilmezken, PKK sevicileri eleştiren A Haber’e verilen cezalar MEDYA yoluyla memleket içinde TERÖR estirmektir.
Şunu her zaman ifade ettim ve hala ısrarla ediyorum. Bir FETÖ üyesinin işini ne kadar iyi yaptığı ya da ne kadar liyakat sahibi olduğunun hiçbir EHEMMİYETİ yoktur. Bu militanlar devlet ve millet düşmanı HAİN insanlardır. Bunlara merhamet göstermek vatanı ve milleti satmaktır.
DAEŞ, PKK ne ise FETÖ aynıdır.
Enerji bakanlığını dinlemiş ve bilgileri Güneydeki KATİL DEVLETE servis etmiş bir yapıya mensup kişilerin devlet kadrolarında işi olamaz.
Devletimiz acilen kurum kurum istihbarat masası kurup NET icraatlar yapmalıdır. Zira ÜST AKIL dünyayı terör ile yönetmeye kararlı görünüyor.
Hürmetler.