Dünyada devletlerin cephelerdedeğil, medeniyetlerin pazarlarda savaştığı bir dönemde. Ortadoğu ülkeleri birbirleriyle savaşıyor. Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de Araplar Arapları öldürüyor. Arap dünyasının en büyük ülkesi Mısır’da, demokrasi baharından sonra, seçilmişlerin yazının gelmesi beklenirken, atanmışların kışı geldi. İsrail işgal altında tuttuğu Filistin topraklarında, kan dökmeye devam ederken, savaş coğrafyası Ortadoğu’da, İran ve Suudi Arabistan, kadim Arap şehirlerini yakıp yıkıyor.
Düz dünyada hiçbir ülke ekonomik, siyasal ve kültürel açıdan kendi kendine yeterli olmadığı gibi, karşılıklı olarak da birbirlerine bağımlıdır. Ancak Avrupa devletleri gibi, birbirleri arasındaki sınırları kaldırmaları gereken Ortadoğu ülkeleri, bırakın aradaki sınırları kaldırmayı, kanla yeniden çizmenin peşindeler. Oysa Ortadoğu, bütün insanlığı, kutsal bilgi ve bilgelik hazinelerini paylaşarak, atalarının yitirdikleri, Cennet’i “Bereketli Hilal” olarak nitelendirilen bölgenin, insanlık düşünce ve eylem tarihi içinde vazgeçilmez bir yeri vardır.
Ortadoğu’nun iktidar bağımlısı, demokrasi düşmanı dayatmacı yönetimleri, iktidarlarını sürdürmek için, Amerika ve Rusya’yı bölgeye çekerek, bütün ülkleri “Üçüncü Dünya Savaşı”nın eşiğine getirdiler.Ortadoğu’nun bir ülkesinde çatışma olursa, dünyanın hiçbir ülkesinde uzlaşma olmaz. Çünkü, dünyanın hiçbir bölgesi, ekonomik, politik ve kültürel açıdan Ortadoğu bölgesi kadar önemli ve canalıcı değildir. Bunun için, yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle Orta Doğu ve Batı’nın sürekli savaşları oldu.
İki kutuplu dünyanın çok kutuplu dünyaya dönüşme sancılarının, Asya, Avrupa, Afrika’nın buluşma bölgesi Ortadoğu’da yaşanması, dünyanın yaşadığı medeniyetler savaşının köklerinin ne kadar derin ve ne kadar çok boyutlu olduğu gösterir. Ülkeler ister Müslüman isterse Hristiyan olsunlar, kutsal kültür denildiğinde, akla yalnızca Ortadoğu gelir. Ortadoğu iki bin yıldan beri Hristiyan ve Müslümanların birlikte yaşadıkları, dinlerin doğduğu, kutsal kültürün anavatanıdır. Ortadoğu’da kılıçla uyuyanlar, kılıçla uyandırılırlar.
Dünya genelinde ve Ortadoğu özelinde, kökleri çok derinlerde olan büyük bir medeniyet krizi yaşanıyor. Dünya ya Ortadoğu’da akan kanı durdurmak için, Peygamberler ülkesi Ortadoğu’nun kutsal kitaplarına dönecek ya da bütün dünya büyük bir savaşa sürüklenecektir. Nükleer silahların da yer alacağı, topyekun bir savaş, bilinen dünyanın sonu olacağı için, bütün ülkelerin Ortadoğu’da akan kanı durdurmaktan başka seçenekleri yoktur. Bir atom bombası New York’u haritadan siler.
Manhattan’ın ve Tel Aviv’in gökdelenlerinin, gelecek kuşaklara iletecek bir mesajları yoktur. Ancak Aksa Mescidi’nin, Ayasofya’nın Köln ve Milano Katedrallerinin Süleymaniye ve Selimiye’nin mesajlarına gönül verenler, Kıyamet’e kadar var olacaklardır. Bütün insanlık onların mirascılarıdır. Onların değerleri bütün insanlığın hazineleridir. Herkesin yararlanmasına açıktır.
Ademoğullarını Doğu’da ve Batı’da, Peygamberler ve onlara verilen kutsal kitaplardan başka, bir arada tutacak hiçbir güç yoktur.
Yalnızca kendini düşünen Batı, ekonomik üstünlüğünü yitirirken, Doğu kültürel gücünü ekonomik güce dönüştürüyor.
“On Emir” Batı’da “geçerli”, Doğu’da “geçersiz” değildir.
Üçüncü Dünya Savaşı’nda her kent bir Hiroşima olur.
Yeni Ortadoğu’da savaş savaşla önlenmez.
Barış Yeni Ortadoğu’dan gelir.