Suriye’de iç savaş çıktığından bu yana daha sık kullanılır oldu “Proxy war” deyimi. “Vekalet savaşı” anlamına geliyor. Büyük güçlerin, kurdukları örgütleri ya da yerel kaynaklarla yaptıkları işbirlikleri sonucu dolaylı yoldan ve uzaktan savaşmalarına verilen ad. Sıcak çatışmada karşı karşıya gelmek istemeyen ama öte yandan stratejik önemde gördükleri sahalarda yayılıp yerleşmek ve böylece hâkimiyet kurmayı amaçlayan küresel güçlerin sıklıkla başvurduğu bir yöntem.
Küresel bir güç olmamasına rağmen atom bombası atağıyla Batı’dan önemli tavizler koparmayı başaran İran’ın bile Proxy savaşlarda ciddi bir ilerleme kaydettiğini kabul etmek gerek. Örneğin, İran meclisindeki tartışmalarda bir yetkilinin çıkıp da “Tam 5 Arap başkentini kontrol altında tutuyoruz” demesi dikkatlerden kaçmış olabilir. Ama meseleye yakından bakanlar bu sözlerin çok katmanlı anlamlar içerdiğini bilirler.
İran hangi Arap başkentlerini kontrol altında tutuyor? Şöyle bir bakalım.
Şii kuşağını egemen kılarak Bağdat, bir diğer Şii eksenindeki Nusayri rejimine destek vererek Şam, Hizbullah’ı kullanarak Beyrut, Bahreyn ve İran yanlısı Husiler vasıtasıyla Yemen başkenti Sana.
Türkiye’nin hava sahasını ihlal etmeyi alışkanlık hâline getirmiş olan, uçaklarından biri düşürüldü diye kıyameti koparan Rusya’nın proxy’si kim diye soracak olursanız hemen söyleyelim; İran ve Esad rejimi. Ancak Rusya onların da yerel muhalif güçler karşısında yetersiz kaldığını görünce sahaya bizzat indi ve uçağının düşürülmesine kadar uzanan olaylar zinciri yaşandı.
Türkiye’nin ise güçlü bir proxy’si yok. Türkmen Tugayları ve Al Hazm adlı örgütten söz ediliyor. Bunlardan Al Hazm, esasında ABD’nin silahlandırdığı ve eğit-donat çerçevesinde eğitime alınan ama silahlarını büyük bir skandala imza atarak El Nusra’ya teslim eden örgüt. Türkmen Tugayları’nın da ismi nedeniyle Türkiye ile yakınlığından söz ediliyor ama bu bağ hayli zayıf.
Dolayısıyla Türkiye’nin 900 küsur kilometre sınırının olduğu bölgede en ağır silahlar kullanılarak şiddetli bir iç savaş sürmekte ve bu savaştan en fazla zarar gören Türkiye’nin bir adet bile Proxy’si yok. Yıllardır Amerikan-İngiliz-İsrail gizli servislerinin kullanımına açılan Millî İstihbarat Teşkilatı(MİT)nın yeni yeni kendine geliyor oluşu ve uluslararası operasyon yapma yetkisini henüz alması nedeniyle bu durum şaşırtıcı değil.
Geniş çerçevede bakıldığında PKK-PYD-YPG’nin de kendilerini uluslararası kullanıma açan bir “free lance Proxy”, yani deyim yerindeyse “Serbest çalışan vekil savaşçı” olduğunu kabul etmek gerekir. Nitekim duruma göre İran, duruma göre de Amerika, İsrail ya da Esad için savaşan PYD-PKK tanıma cuk diye oturuyor.
Gelinen noktada ortaya çıkan uçak krizini de bu çerçevede değerlendirmek gerek.
Uçak Putin’in işine yaradı mı?
Herkes dedi ki Rusya’nın ve Putin’in karizması çizildi.
Çizilse de uçağın düşürülmesinin Putin’in hayli işine geldiğini kabul etmemiz gerekiyor.
Putin, daha uçağın düşürülmesinin ikinci gününde S-400 füzelerini Akdeniz’e yerleştirdi. Yetinmedi, milliyetçi dozu daha da artırarak Rus halkının şaşkın bakışları arasında gerilimi tırmandırdıkça tırmandırdı. Onun mafya lideri edasıyla yaptığı son tehditkâr konuşmayı dinleyen Rus elitlerin bile yüz ifadesine bakmak, bu şaşkınlık hakkında fikir edinebilmek açısından yeterli.
Putin’in uçağın düşürülmesini böylesine “etinden, sütünden, yününden” istifade etmek istercesine sömürmeye kalkışmasının arkasında ise ciddi bir dış izolasyon, uygulanan uluslararası ekonomik ambargo ve buna bağlı olarak iç ekonomik sıkışmışlık var.
Sadece şu kadarını söyleyelim. Rusya’nın bütçesi 2015’te 450 milyar dolardı, 2016 için belirlenen 230 milyar dolara düştü. Çok ciddi bir küçülme. Bu yer altı kaynağı zengini “süper gücün” yanında Türkiye’nin 2015 yılı bütçesinin 161 milyar dolar olduğunu hatırlatalım.
Dahası ambargonun üretimini ciddi bir biçimde düşürdüğü Rusya’nın işgal ettiği Kırım’ı daha fazla finanse etmesi giderek güçleşiyor.
Rusya tam da bu yüzden tehditlerle Batı gerilime odaklanmışken Doğu Akdeniz’e tamamen yerleşmeyi planlıyor. Ancak DAEŞ’le savaşma gerekçesiyle İngiliz parlamentosunun ardından Alman parlamentosu da Akdeniz’e ve Suriye’ye savaş gemileri, uçak filoları ve asker göndermeye başladı bile.
Batı farkında yani.
İşin bir de sağlık yönü var Putin açısından. Çünkü Proxy war’ın bu özelliği hedef odaklı ve sonuç almaya yönelik.
Onu da bir başka yazıda ele alalım.