Türkçe

Her yazarın evsâf-ı bercestesi vardır. Seyyid Ahmet Arvasî’nin alâmât-i fârikası hikmet ve firâset. Tefekkürü dolunay: tam ve bütün. Zaman ve coğrafyayla bölünmemiş. Eserlerinde, miadı dolacak fikirler bulunmaz. Medeniyetten yükselen “âh” sesi. Yalnız, dramatik ve...

Modern zamanların en büyük safsatası: Renkler ve zevkler tartışılmaz! Osmanlı’da halk; avam ve havas olarak kabaca ikiye ayrılıyordu. Havas, bilhassa saray ve çevresinde gelişen zevkiyle, estetiğiyle, bilgisi ve irfanıyla...

Herkesin aklında müşterek bir soru var: "Ne olacak bu dünyanın hâli? Bu gidişat nereye?.." Uzmanların, analistlerin, gazetecilerin ve köşe yazarlarının her hâdise sonrası televizyonda bitip saatlerce tartıştığı programlarda hep...

Çığlıklar kadar sessiz, gözden damlayan yaşlar! Arşa uzanmış eller, eğilmiş kalbe başlar. Bu ne nidâdır yâ Rab, kaplamış gökkubbeyi! Güneş mi batmıyor ne! Nur doldurmuş geceyi. Dünya koca bir...

Dâvâ adamının belini büken fikir çilesi değil, geçim çilesi. Tarih boyunca, fikir ve sanatla iştigal edenlerin ekseriyeti bu dertten muzdarip olmuş. Kafada medeniyet kazanı, mutfakta çorba kazanı. Mütefekkir işte...

1908 yılında, Free Hindustan (Hür Hindistan) gazetesinde Leo Tolstoy’un “Bir Hindu’ya Mektup” isminde bir makalesi yayınlanır. Aslında makale, Tarak Nath Das’ın Tolstoy’dan Hindistan’ın İngiliz esaretinden kurtulmasına destek olmasını talep...

Bîdel Dehlevî; “Hayal deryasında yaşıyoruz” der. Dünyada yaşayan yedi küsür milyar insanın tamamı ölmeyecek mi? Tek bir inanca mensup olanların en fazla olduğu kişi sayısı üç milyar olsun. Geriye...

Dâvet herkese: Son iki küsür asırda yaşadığımız hezîmetleri içine sindiremeyenlere. Her gece kezzap dolu kazan içinde kavrulanlara. Kirletilen mâbetlere; alay edilen mukaddeslere; zulüm gören, zombileştirilen, fahişeleştirilen nesillere… içi yanan...

Gizlidir Âşikârâne yanan, mum nazardan gizlidir! Kuşatır sürme gözü, bin bakıştan gizlidir! Gizledik dağ-i cünûn, tâ derûn-i sînede: Süveydâ ancak mühür! İçte sevda gizlidir. Sanmayın yakmaz bizi, âteş-i sûzân-ı...

Son işkence seansı sonrasında yarı şuursuz hale düşen mahkumun elleri, yere sıkıca mıhlanmış olan tek kişilik demir sandalyenin arkasına kelepçelenmişti. Vücudunun her tarafından dalga dalga içine işleyen ağrılarla nefesi...