Dünya liderlerinin sosyal medyadaki varlığı, en az medyada ve gerçek hayattaki varlığı kadar önem taşıyor. Zamanın ruhu, “Dijital Diplomasi”yi önemli bir yere konumlandırmış durumda…
Dijital diplomasi, kısaca; dış politika meselelerinin internet yoluyla çözülmesidir. Bir başka ifadeyle; Facebook, Twitter, Instagram başta olmak üzere bütün sosyal ağların faal bir şekilde kullanılmasıdır da diyebiliriz. Dijital Diplomasi, ülkelerin, diğer ülkelerdeki vatandaşlarını ve dünyadaki farklı halkları “dijital araçları” kullanarak bilgilendirmesi ve onlarla iletişime geçmesini hedeflemektedir. Bu diplomasi türü sadece “iletişim”den de ibaret değildir. “0” ve “1”lerden oluşan sistemler bütününün adeta bir mekik diplomasisi yürütüp internetin olduğu her yere ulaşmasıdır. Öyle ki, uluslararası ilişkilere ve geleneksel medyaya yön verip şekillendirmesi de yadsınamayacak derecede öneme haizdir… Bu “yeni diplomasi” yöntemi, gelişen ve değişen dünyayla birlikte, devletler için artık kaçınılmaz bir seçenek olmuştur. Ayrıca dijital diplomasinin en önemli ve ayırt edici özelliği de “resmi dilin” dışında, protokolsüz 7/24 öğrenme, konuşma ve etkileşimin olmasıdır.
Dijital diplomasiyi dünya üzerinde en çok kullanan ülkelerin başında; İngiltere, İsrail ve ABD gelmektedir. Türkiye ise dijital diplomasi mekanizmasını yeni yeni kullanılmaya başlamış olsa da etkin bir faaliyet yürüttüğünü belirtmek gerekiyor. Türkiye’de dijital diplomasi denince, ilk önce akla; Gökhan Yücel ismi gelir. Bu konuda birçok makale kaleme almış, danışmanlık yapmış, projeler geliştirmiş ve Türkiye’ye bu yolda bir rehberlik görevi üstlenmiştir. Ancak yine de yapılacak çok iş var. Türkiye’nin dijital diplomasi yolunda daha etkin stratejiler geliştirmesi kaçınılmazdır. Bu işleyişin, yeni sistemle birlikte daha uygulanabilir ve hızlı yapılabileceği kanaatindeyim.
İLK DİJİTAL DİPLOMASİMİZ…
Türkiye’nin ilk dijital diplomasi örneği, 2011 yılının Mart ayında gerçekleşmiştir. Libya’da gözaltına alınan dört ABD’li gazetecinin Türkiye’nin teşebbüsleriyle kurtarılması ve Türkiye’nin o dönemki Washington Büyükelçisi Namık Tan’ın, gazetecilerin kurtarılmasını Twitter’dan duyurup fotoğraflarını paylaşması, Türk diplomasisinin sanal ortamda varlığını ispatladığı ilk örnek olarak kayıtlara geçmiştir.
Benzer bir süreç de 15 Temmuz 2016’da yaşadığımız hain işgal ve darbe teşebbüsü esnasında olmuştur. Sıcak saatler yaşanırken ve enformasyon açısından bir bulanıklık varken; Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve parti liderleri, darbe teşebbüsüne dair mesajlarını sosyal medya ağları üzerinden yapmışlardır. Yaşanan bu son örnekle birlikte “dijital diplomasi” mefhumunun ne denli önemli olduğunu bir kez daha anladık.
Bu arada, 2013 yılının Mayıs ayında yaşanan Gezi Olayları da, sosyal ağlar üzerinden yürütülen bir propaganda hareketine dönüşmüş ve kitleleri yönlendirme adına, “enformasyondan dezenformasyona” uzanan bir algılar silsilesini gözler önüne sermiştir. Birçok ülke ve provokatif hareket “dijital diplomasi” adı altında faaliyetler yürütmüş ve Türkiye tarafından karşı “dijital diplomasi” teknikleriyle cevaplar verilmiştir.
TWIPLOMACY 2018 RAPORU DER Kİ…
Gelelim günümüze… 2018 yılının Temmuz ayındayız. Twiplomacy verileri de elimize sıcağı sıcağına ulaştı. Ayrıntılara geçmeden önce şunu söyleyeyim; iyi yoldayız…
Küresel halkla ilişkiler ve iletişim şirketi Burson Marsteller’in ‘Twiplomacy 2018’ raporu da bizlere bunları söylüyor. Burson Marsteller’in hazırladığı ve Twitter verilerinden hareketle devlet başkanları, hükümetler ve dışişleri bakanlarının etkinliklerini ölçmeyi amaçlayan rapora göre, Erdoğan lider konumda… Öyle ki, Periscope yayınlarındaki etkileşimlerde listenin zirvesinde açık ara farkla Cumhurbaşkanlığı’nın resmi hesabı ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel hesabı dünyada birinci sırada yer alıyor.
‘Periscope 2018 Dünya Liderleri’ beğeni sıralamasında Başkan Erdoğan’ın ‘@tcbestepe’ hesabı 9.6 milyon beğeniyle ilk sırada… Sıralamada ikinciliği de 5.8 milyon beğeniyle yine’@RT_Erdogan’ hesabı alıyor.
Söz konusu hesapları 2.3 milyon beğeniyle ‘@EmmanuelMacron’, 2.1 milyon beğeniyle ‘@NicolasMaduro’, 1.7 milyon beğeniyle ‘@WhiteHouse’, 1.5 milyon beğeniyle ‘@realDonaldTrump’ takip ediyor…
Rapora göre, sosyal ağ Facebook’ta en çok takipçisi olan lider 43 milyon ile Hindistan Başbakanı Modi olurken, 8 milyon Facebook takipçisi olan Recep Tayyip Erdoğan, dünya sıralamasında 6. oldu.
Facebook platformunu en aktif kullanan siyasi hesap, günde ortalama 37 paylaşımla Botsvana hükümeti, en etkili kullanan ise paylaşım başına ortalama 99 bin etkileşim yakalayan Hindistan Başbakanı Modi olarak belirlendi.
“FAKE NEWS CNN”
Dünya genelinde devam edecek olursak, ABD Başkanı Trump, geçen yılın başında göreve gelmesinin ardından Twitter’da en büyük etkiye sahip olan lider oldu. Trump’ın ifadeleri son bir yılda ortalama 20 bin kez paylaşıldı.
Donald Trump, geçen yıl Temmuz ayında yalan haberle suçladığı CNN International kanalına yönelik paylaştığı ‘fake news CNN’ tweeti de, dünya liderleri içinde en fazla paylaşılan tweet oldu.
ERDOĞAN, AVRUPA’DA ZİRVEDE…
Diğer yandan, 951 hesabın incelendiği raporda, yaklaşık 52 milyon takipçiyle ABD Başkanı Donald Trump, dünyanın en çok takip edilen dünya lideri olarak göze çarpıyor. Trump’u 47 milyon takipçiyle Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis izlerken; kişisel hesabında 42 milyon, resmi hesabında da 27 milyon takipçisi bulunan Hindistan Başbakanı Narendra Modi üçüncü sırada yer buluyor. Dördüncü sırada ise 26 milyondan fazla takipçisiyle Hindistan Başbakanlık Ofisinin resmi hesabı ‘PMOIndia’ var.
Yaklaşık 13 milyon takipçisiyle, Başkan Recep Tayyip Erdoğan, dünya liderleri arasında Twitter’da en çok takipçiye sahip dördüncü lider konumunda. Ayrıca 2018 verilerine göre, Erdoğan’ın kişisel hesabı Avrupa’da zirvede…
Başkan Erdoğan’ın ardından; Hindistan Dışişleri Bakanı Sushma Swaraj’ın 11.7 milyon, Ürdün Kraliçesi Rania Abdullah’ın 10.6 milyon takipçisi bulunuyor. Listenin son sırasında 10.1 milyon takipçisiyle Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo yer alıyor.
Rapora göre, en çok kullanılan sosyal medya platformu Twitter olurken, onu Facebook, Instagram ve YouTube takip ediyor.
BM’ye üye ülkelerin yüzde 97’si Twitter, yüzde 93’ü Facebook kullanırken, yüzde 81’i Instagram ve yüzde 80’i ise YouTube kullanıyor. Twitter’ın canlı yayınlara yönelik Periscope uygulamasını BM’ye üye ülkelerin yaklaşık yarısı kullanırken Snapchat’i ise üyelerin yüzde 11’i aktif kullanıyor.
DİPLOMATİK İNOVASYON…
Hani dedim ya, dijital diplomaside iyi yoldayız ve bunu bir politika dâhilinde stratejik bir yöntemle gerçekleştirmeye gayret gösteriyoruz. Aynen öyle… Bunun ispatı da yine raporda dikkat çekici bir başka ayrıntı olarak yer alıyor. Dijital diplomasinin ötesinde artık “Diplomatik İnovasyon”da da dünyaya öncülük ediyor ve yön verici bir görev üstleniyoruz. Cumhurbaşkanlığı’nın bu yıl içinde başlattığı ve Twiplomacy’nin “Diplomatik İnovasyon” diye takipçilerine duyurduğu ‘İşitme Engellilere Yönelik’ yayınları içeren @engelsizbestepe hesabı bunun en güzel örneği… Bu Twitter hesabında, Başkan Erdoğan’ın YouTube’daki videoları, işaret dili alt yazılarıyla paylaşılıyor.
Araştırmada, ayrıca; Türkiye Cumhurbaşkanlığı’nın, aktif Türkçe hesabının yanı sıra Twitter’daki hesap dillerine bu yılın Nisan ayında Arapça, Fransızca, Almanca, Rusça ve İspanyolcayı da eklemesine dair önemli bilgiye de yer verildi.
NEREDE KALMIŞTIK?
Artık “Diplomasi 3.0” çağındayız… Ve Türkiye olarak da “nerede kalmıştık?” diye sormaktan öte, “evet, şimdiki hedefimiz nedir?” diye soruyoruz. Bu çok güzel… Bu soruları soracak ve hedefe ulaştıracak yapılara ve beyinlere de artık sahibiz diye düşünüyorum. Yeni sistem ile birlikte önümüzdeki dönemlerde “yeni diplomasi” alanında daha da yön verici ve şekillendirici olacağımıza da inanıyorum. Diplomatik kadroların bu yeni gelişmelere ayak uydurması elbette kaçınılmazdır. Yeni kadrolar sadece ekonomik, sosyolojik ve teknolojik gelişmelere karşı değil, yükselen güçler ve “kamu diplomasisi” gibi yeni kavramlara da aşina olması gerekiyor. Bu yeni işleyişe uyum sağlama ve hatta yeni yaklaşımlar geliştirme konusunda hazırlıklı ve donanımlı olmak şart… Hem kadrolar fikri tasarım olarak hem de hedef kitle biz vatandaşlar olarak bu yeni yöntemlerin okuryazarlığına da soyunmamız olmazsa olmazımız olmalıdır. Yeter ki kendimizi güncelleyelim ve güncel kalmayı başarılım. İşin özü “zamanın ruhu”nu yakalamaktan geçiyor.