6 Kasım Salı günü ABD’de ara seçimler var. Amerikalı seçmenler Ocak 2017’de yemin ederek başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump’a siyasi karnesini verecekler. Trump’ın takip ettiği politikalar hakkında çok sayıda kamuoyu yoklaması yapıldı. Bunların çoğunda Başkan’ın Amerikan vatandaşları nezdindeki popülaritesinin giderek azaldığı, bilhassa Kasım 2016’da yapılan başkanlık seçimine müdahale edildiği iddiasıyla ilgili olarak seçmenlerin kafalarındaki soru işaretlerinin hâlâ varlığını koruduğu kanaatine ulaşıldı. Trump bu kez kamuoyu yoklamalarından farklı olarak doğrudan siyasi sonuçları olacak bir seçimle karşı karşıya. Seçimde Trump’ın başkanlığı oylanmayacak ama Cumhuriyetçi yönetimin performansı halkın güvenoyuna sunulmuş olacak.
İki yılda bir yapılan ABD’deki ara seçimlerde yasama organı olan Kongre’nin Temsilciler Meclisi kanadının tamamı, Senato kanadının ise yaklaşık üçte biri için seçim yapılır. Ayrıca seçmenler görev süreleri biten eyalet valilerinin ve diğer bazı görevlilerin yerine gelecek isimler için de sandığa giderler. Salı günü Temsilciler Meclisi’ndeki 435 ve Senato’daki 35 koltuk için oy verilecek. Seçilen Temsilciler Meclisi üyeleri iki yıl, Senatörler ise altı yıl için görev yapacak.
Hâlen Kongre’nin her iki kanadında da Başkan Trump’ın Cumhuriyetçi partisi çoğunluğu elinde bulunduruyor. Temsilciler Meclisi’nde 235 Cumhuriyetçi, 193 Demokrat üye var. 7 sandalye ise boş. Şayet Demokrat Parti mevcudu muhafaza edip, 24 koltuğu Cumhuriyetçilerden alabilirlerse Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirmiş olacak.
Senato’da ise 51 Cumhuriyetçi, 47 Demokrat ve Demokratlara daha yakın iki bağımsız senatör bulunuyor. Seçime konu 35 sandalyenin 26’sında hâlen Demokrat senatörler oturuyor. Demokratlar eğer Cumhuriyetçilerden iki sandalye alabilirlerse Senato’da çoğunluğu yakalayabilecekler.
Yasama organı için yapılan seçimlere adayların kişisel özellikleri, vaatleri ve performansları sonuç üzerinde etkili olmakla birlikte, birçok başka ülkede görüldüğü gibi adayların mensubu oldukları partinin genel siyasi söylemi ve iktidardaysa politikaları da seçmen davranışını önemli ölçüde yönlendiriyor. Hâl böyle olunca da, Başkan Trump’ın politikalarını desteklemesi ya da karşı olması seçmenin ara seçimde vereceği oyun rengini de ciddi oranda belirliyor.
Bu noktada tüm ABD seçimlerinde karşımıza çıkan o meşhur soru önümüzde beliriyor: Seçimlere katılım oranı ne olacak? Cumhuriyetçiler aylardır tüm stratejilerini seçim sandığına gitme oranı en yüksek olan Evanjelist kitle üzerine bu sebeple inşa ettiler. Demokratların ise Kongre’de zafer kazanabilmeleri için Trump’a karşı olmakla birlikte oy vermeyi çok da önemsemeyen taraftarlarını sandığa gitmeye ikna etmeleri lazım. Bunu en son Barack Obama başarmıştı. Eski Başkan Obama’nın, Trump’ın karşısındaki Başkan adayı Hillary Clinton’la birlikte ara seçim için yapılan kampanyada çok aktif bir rol oynamasının arkasında Demokrat seçmeni oy vermeye ikna etme çabası yatıyor. Obama siyahilerin, Clinton ise kadınların Demokratlar için sandığa gitmelerini sağlamaya çalışıyor. Latin kökenlilerin ilave bir telkine bu kez çok da ihtiyaçları olmayacağı anlaşılıyor. Zira Trump’ın Latin göçmenlere karşı -hiçbir ABD Başkanının yapmadığı kadar sert- söylem ve davranışları, Hispanik seçmen için seçim sandığını bir hesaplaşma alanına çoktan çevirmiş durumda.
Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu ele geçirmeleri durumunda, Trump yönetiminin harcamalarının onaylanmaması, ABD yönetiminin bütçesinin yıl sonunda ‘kilitlenmesi’ ihtimali var. Dahası Temsilciler Meclisi’ndeki Demokratlar Trump için, Amerikan anayasasına göre ‘rüşvet almak, vatana ihanet ya da diğer ağır suçları’ işlediği iddiasıyla bir azil sürecini başlatabilirler. Temsilciler Meclisi basit çoğunlukla azil kararı alsa bile Trump’ın azledilebilmesi için Senato önünde yargılanması gerekiyor. Yargılamada ABD Yüksek Mahkemesi başyargıcı ‘yargıç’, Temsilciler Meclisi’nden bir grup hukukçu ‘savcı’ ve Senatörler de ‘jüri’ görevini üstleniyor. Başkanın görevden alınması için senatörlerin üçte ikisinin bu yönde oy vermesi icap ediyor.
Seçimlere ilişkin son kamuoyu yoklamaları Demokratların Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu kazanabileceklerini, Senato’da ise durumun ortada olduğunu gösteriyor. Senato’da Demokratların üçte iki çoğunluğa ulaşmaları ise hiçbir şekilde mümkün gözükmüyor. Yine de, eğer Demokratlar Temsilciler Meclisi’nde çoğunluğu elde ederlerse Başkan Trump’ın siyasi geleceği açısından çok kritik bir dönemin kapısını aralayabilirler.
Prof.Dr.Çağrı Erhan