Erken Genel Seçimler, 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak. Bu seçimde hem Cumhurbaşkanı belirlenecek, hem de milletvekilleri seçilecek. Şimdiden hayırlı olsun… Her seçim döneminde olduğu gibi “iletişim”i kuvvetli partiler ve adaylar bir adım önde olacaklar. İletişim kelimesi burada büyük önem taşıyor. İletişim, her alanda en önemli araçlardan biridir. İletişim olmadan insanın kendini anlatma, dinletme imkânı da olamaz. Bir de bu kuvvetli kelimenin başına “siyasal” kavramı eklenince iş biraz daha ağırlık kazanıyor. Hele hele “Siyasal iletişim 2.0” ile farklı bir şekil alıp bir zihinsel dönüşüm yaşanıyor.
Nedir bu siyasal iletişim?
Çok klasik bir tanım yapalım… Siyasal iletişim, bir siyasi fikrin veya organın bulunduğu siyasal sistem içerisinde kamuoyunun güvenini ve desteğini sağlamak, dolayısıyla iktidar olabilmek için reklam, propaganda ve halkla ilişkilerinden faydalanarak sürekli bir şekilde gerçekleştirilen tek veya çift yönlü iletişim faaliyetleridir.
Yapılan diğer bir tanıma göre ise siyasal iletişim; bir politika topluluğunda birbirleriyle gerilim içinde bulunan farklı görüşlerin ve düşüncelerin inanma ya da eylem tarzlarının tarafları arasında dolaşımıyla oluşan veya oluşabilecek ortak aklın biçimlenmesidir.
Siyasal iletişim dediğimizde siyasal aktörlerden de bahsetmek gerekiyor. Siyasal iletişim aktörleri, tarihi süreçlerde farklılık göstermiştir. Eskiden padişahlar, krallar, prensler ve benzeri aktörler varken, günümüz sistemine uygun olarak ise bunun yerini devlet ve hükümet liderleri ile siyasi partiler almıştır. Siyasi partiler halk üzerinde etkili olmak için siyasal iletişim yöntemlerini kullanırlar.
Siyasal iletişim araçları da günümüzde birçok bağlam ile eşlenebilmektedir. Hiç şüphe yok ki günümüzde en büyük iletişim aracı medyadır. Medya, doğrultusunda insanlar haber almakta ve bu bilgiler düşünce yapısını ve dönüşümünü oldukça derinden etkilemektedir. Medya’nın içeriği olan reklam da oldukça önemli bir araçtır. Teknolojinin gelişimiyle birlikte sosyal medya dediğimiz sosyal ağlar ile artık iletişim, çift yönlü olarak seyrini gösteriyor. Bu ağlar siyasi parti üyeleri tarafından da aktif olarak kullanılıyor; böylece halkın nabzını daha kolay bir şekilde tutarak bu yönde bir faaliyet göstermelerini sağlıyor.
Siyasal İletişim 2.0 ile şekillenen siyaset…
Siyasal İletişim (Political Communication) 21. yüzyılın ‘iletişimin tasarlanması’ sürecinde önemli ve etkin bir faktör olarak yer almaktadır. Günümüz siyasal iletişim araçları öncelikli olarak “Yeni Medya” diye tabir ettiğimiz sosyal mecraların faal bir unsuru olarak yer tutmaktadır. Elbette yazılı, görsel, işitsel medya da geleneksel olarak hâlâ etkin enformasyon gücünü sürdürmektedir. Ancak Sosyal Medya’nın baskın etkisiyle, Siyasal İletişim; 21. yüzyılda ‘Siyasal İletişim 2.0’ kavramıyla yeni bir sürece girmiş bulunmaktadır. Bu süreci iyi tasarlayan, iletişim oluklarını yerinde yönlendirip kullanan, anında bildirim-geri bildirim yapabilen yapılar, ancak başarılı olabilmektedirler.
‘Siyasal İletişim’ (Political Communication) dediğimizde içeriğini kapsayan birçok alt başlık olduğunu görebiliriz. Örneğin; Medya, Siyaset, Dijital Diplomasi, Dijital Propaganda, Siyaset Bilimi, İletişim, İmaj Yönetimi, Seçim Kampanyaları, Propaganda ve Sosyal Medya (Yeni Medya) v.b gibi kavramlar, siyasal iletişim ile etkileşim içerisindedir.
Medya ve siyaset ilişkisine baktığımızda, sosyal medya; güçlü bir aktör olarak yer bulmaktadır. Unutulmamalıdır ki, sosyal medya; sadece gündemi tüketen bir bağlam olmaktan çıkıp, siyasetin ve geleneksel medyanın da gündemini yönlendirip belirleyebilmektedir.
Siyasetin sosyal medya ile ilişkisinde üç önemli gelişme göze çarpmaktadır.
Birincisi; Obama’nın başkanlığı döneminde sosyal medya odaklı ‘Medya Gösterisi’, ikincisi; Ortadoğu’da etkili olan ‘Arap Baharı’, üçüncüsü ise; ülkemizde yakın zamanda yaşanan ‘Gezi Olayları’dır…
Bu üç maddede sıralanan hareketler, ‘siyasal iletişim 2.0’ kavramı için önemli bir örneklem teşkil etmektedir. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü sürecinde yaşananları da siyasal iletişim 2.0 içerisinde konumlandırabiliriz. Bu örneklere benzer vakaları çoğaltabiliriz ancak, derdimizi iki üç örnekle anlaşılabilir kıldığımız kanısındayım…
Peki, daha geniş manası ile “siyasal iletişim” nedir?
Yazımızın girişinde bazı tanımlar yapmaya çalıştık. Ancak şimdi daha geniş manasıyla açıklamaya çalışalım… Prof. Dr. Aysel Aziz’in siyasal iletişim tanımı şöyledir: “Siyasal iletişim, siyasal aktörlerin belli ideolojik amaçlarını, belli gruplara, kitlelere, ülkelere ya da bloklara kabul ettirmek ve gerektiğinde eyleme dönüştürmek, uygulamaya koymak üzere çeşitli iletişim tür ve tekniklerinin kullanılarak yapılmasıdır.”
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere yoğun bir enformasyon sürecidir. ‘Siyasal İletişim’, bir başka deyişle; siyasal arenada (bağlamda) birbirini anlama ve anlatma biçimidir. Dolayısıyla samimi/etkin bir propagandadır tekniğidir.
Siyasal İletişim, siyasi yapılardan başlar. Kampanya yönetimi seçmen davranışlarını bir siyasi parti, lider ya da aday lehine değiştirecek ya da daha önce verilmiş kararı güçlendirecek temel stratejilerden ve etkinliklerden meydana gelen bir organizasyon sürecidir.
Ülkemizde bu sistem genel olarak şöyle işler:
Genelden özele yayılarak seçmene ve onun bir üstündeki yapı ‘mahalle/sokak’ temsilcisine ulaşır. Seçmende oluşan geri bildirim çözümlenerek son üst yapı aracılığıyla bir üst yapıya iletilir. Halk iletisi burada olgunlaşarak anlam kazanır. Buradaki süreci sembolize edecek olursak; ters ve düz piramit [▽ △] şeklinde bir siyasal iletişim olgusunu görürüz. Bu doğru bir tasarımdır. Ve artık kampanyalar teknik bir alan olarak değil, halk dilinden konuşan bir sisteme bürünmüştür. Bu arada, yeni medya ile birlikte siyasal iletişimin eşlenmesi sonucu, geleneksel seçim kampanyalarının aksine daha az maliyetli, hızlı, daha başarılı ve etkileşimli kampanyalar yapılması da sağlanmaktadır.
İngiltere ve ABD gibi ülkelerin yapılarında ciddi bir akademik birikimin mevcut bulunduğu disiplinlerin başında Siyasal İletişim gelmektedir. Türkiye’de ise ‘siyasal iletişim’ olgusu ve faaliyetleri Turgut Özal sonrasında anılmaya başlanmış ve siyasi yapıların vazgeçilmez bir parçası olmuştur.
Algı Yönetimi ve Dijital Arşivleme…
Özellikle 2008-2010 sonrası yeni medya enstrümanlarının çeşitlilik kazanmasıyla hem dijital bir toplumsal hafıza arşivi oluşmuştur, hem de toplum tarafından kamusal bir denetim mekanizması devreye girmiştir. Ve her siyasi yapının ve kişinin “siyasal iletişim” meselesi üzerinde ciddi ciddi düşünmesi gerekmektedir. Artık söyleneneler gök kubbemizde hoş bir seda olarak değil, 0 ve 1’lerden müteşekkil bir arşiv ile yer tutmaktadır. Algı Yönetimi ise işin bir başka psiko-sosyal alanını kapsamaktadır. Siyasal iletişim süreçlerine, sosyal psikoloji temelli çalışmalar yapmak da işin en önemli tasarım boyutunu teşkil etmektedir. Bu da ayrı bir yazının konusudur…
Netice olarak, Siyasal iletişim metot ve uygulamaları, 21. yüzyılda özellikle de seçim dönemlerinde giderek yaygınlaşırken, siyasi yapıların uygulamalarının haklılaştırılmasında ve meşrulaştırılmasında, sistematik ve neo-ideolojik bir araç olarak yer almaktadır.
Tüm siyasi yapıların ve kişilerin de kendi bünyelerinde bir siyasal iletişim masası kurması/güncellemesi ve 2.0 versiyonuna uyum sağlamaları artık bir lüks değil, olmazsa olmaz bir şarttır.