Türkçe Açılımı açılımların en muhteşemi olacaktır.
Türk Lirasını temizlemek için altı sıfır sildik. Türkçe’mizi temizlemek için kim bilir nice sıfırlar silmemiz gerekecek.
Bazı hadiseler, zaman ilerledikçe ufalıp ufalıp tarihin karanlık dehlizlerinde kaybolup giderler. Mesela 12 Eylül, Ergenekon, 28 Şubat, Gezi, Seçim, 15 Temmuz gibi konjonktürel hadiseleri bir kaç yüzyıl sonra pek az kimse hatırlayacaktır.
Fakat bazı hadiseler, zaman geçtikçe büyür ve devâsâya dönüşür. Bir toplumun mukadderatının şekillenmesinde belirleyici olur.
Türkçenin başına getirilenler işte bu feci vakıalardan.
Türkçe, son 90 yılda tarihi köklerinden uzaklaştırıldı, ait olduğu medeniyet ikliminden tecrit edildi; akran ve akrabalarından uzaklaştırıldı. Tenhalığa zorlandı.
İki kuşak öncesini okuyup anlayamıyoruz.
Türkiye’deki iktidar ve ilgili salahiyet sahipleri; Türkçenin soysuzlaştırılmasına mani olacak ve sahip olduğu eski itibarını iade edecek bir açılım gerçekleştiremezlerse hakiki manada muktedir olmuş sayılmazlar. Bunu hükumetler değil, ancak ve ancak hakiki manada ülkemizin iktidarını eline almış kadrolar başarabilir. Zira Türkçe’ye takılan tasma; vatana vurulmuş zincirdir. Bize bu prangayı takanlar Türkiye’de değil; dışarıdadır.
Eski alfabeye dönülsün asla demiyoruz.
Geçmişimizle ve soydaşlarımızla irtibat kurulabilsin istiyoruz.
Türkçedeki uydurukça hamlesi vatan hainliğidir. İşgal kuvvetlerinin bile yapmayacağı kadar vahimdir. Millî ırza tecavüzdür.
Japon, Çin ve Kore gibi devletler öğrenilmesi çok zor alfabelerini dahi değiştirmediler.
Lisan siyasetin üstündedir. Modernleşme lisanı bozmakla olmaz. Lisanı aslından uzaklaştırmak olsa olsa art niyettir. Yunanlılar bizi işgal etselerdi; bizi yozlaştırmak, milli hafızamızı silmek ve kardeş toplumlarla irtibatımızı kesmek için Türkçe’ye bu zulmü reva görmek akıllarına bile gelmezdi. Şeytanın aklına gelmeyecek türden bir planın eseri bu.
Kökeni başka lisanlara dayanan kelimeleri Türkçeden silip; yerine soysuz, köksüz ve piç kelimeler yerleştirmenin hiçbir tarihi ve/veya bilimsel temeli yoktur. Hiçbir millet böylesine gaddarca, sinsice ve zalimce soysuzluğa maruz bırakılmamıştır.
Açınız bir İngilizce sözlük: Her kelimenin altında “Origin” yazılıdır. Yani hangi lisandan İngilizce’ye geçtiğini gösterir: %29 Latinceden, %29 Fransızcadan, %26 Almancadan ve %16 diğer lisanslardan. Allah aşkına; İngilizler lisanda ırkçılık yapıp, başka dillerden gelen kelimeleri silmeye kalksalar İngilizce diye bir lisan kalır mı? Kalsa bile; kel tavuğa dönmez mi? İngiliz ahmak mı ki kendi lisanına bu kahpeliği yapsın!
İşte Türkçenin hazin hali. Türk milleti matem tutsa yeridir. Türkçe’miz; içi mikrop dolu, ufku dar, her şeyi “ulusal” cılızlığına indirgemeye çalışan zihniyetin tasallutundan acilen kurtarılmalıdır.
Sadeleştirme adı altında Türkçe yozlaştırılmasaydı, beş yüz milyon kişiyle aşağı yukarı aynı lisanı konuşuyor olacaktık. En az bir milyar insanla “derdimizi anlatabilecek kadar” iletişim kurabilecektik.
Acizâne ve fakirâne lisanlarla haşır neşirim. Beş lisanı iyi derecede bilmekteyim. Bu beş lisan dışında da “ifham ve tefhim edebileceğim” bir kaç lisan daha var. İsmine maalesef Osmanlıca dedikleri klasik Türkçe’mizle yazılan eserleri de inceliyorum. Ömrünü lisanlara vermiş ve yetmişten fazla ülkede bulunmuş bir kardeşiniz olarak şunu ifade etmek istiyorum: Türkçenin düşürüldüğü içler acısı vahim vaziyeti tam manasıyla idrak etseydiniz, yerinizde duramaz sokaklara dökülürdünüz.
Nâmuslu olma iddiasındaki her vatansever, Türkçeyi dert edinmek mecburiyetindedir.
Türkçe şah damarımızdır!