İstiyorum ve istiyoruz diyorum. Benim gibi düşünen milyonlar olduğunu bilmek için de pahalı araştırmalara gerek yok zannediyorum.
En azından daha bu seçimde Ak Parti’nin aldığı 24 milyona yakın oyu, hatta üzerine birkaç milyon da MHP ve diğer parti oylarını koyun.
Bu koca kitleye güvenerek konuşuyorum.
Dedesine düşman yetiştiren sistemin çocuklarının, bitmez tükenmez tahrikleri beni artık bıktırdı. Miligram şerefi haysiyeti olan, binde bir de olsa Müslüman-Türk kanı taşıyan bu pervasız saldırıya ses çıkarır.
Lüzumlu lüzumsuz siyasete ve her şeye burnunu sokan tarihçilerden, profesörlerden ses yok. Anlı şanlı teşkilatlardan, Müslüman muhafazakâr gençlerden, derneklerden, ünlülerden ses yok.
Neden bahsettiğimi tahmin etmişsinizdir, daha doğrusu hangi diziden.
Beklerdim ki, isterdim ki bu dizi daha başlamadan tepkiler çığ gibi büyüsün, imzalar toplansın, davalar açılsın. Sosyal medyada ve her platformda kuvvetli bir mücadele başlasın. Madem demokrasi var, madem bizdeki bu ne idüğü belirsiz demokrasi atalarımızın ruhunu incitmeye izin veriyor, hiç olmazsa karşı savaş yürütülsün.
Gönül isterdi ki Müslümanlığından, Türklüğünden utanmayan nesiller sessiz kalmasın. İnsaf ve adalet sahibi Ermenilerin, Rumların bile “ata” saydığı, laf ettirmediği Osmanlı’ya açıkça saldıranlar biraz çekinsin. Adımını düşünerek atsın. Fakat kayda değer bir ses yok. Parası, yetkisi, şöhreti, sesi olanlardan ses yok. “Cenazemi yakın” diyenlerin, “Türk olmayanların” yâhut “Türk olmak benim suçum değil” diyenlerin yaptığı diziden hiçbir beklentim yok.
Fakat bu dizi o kadar pespâye, o kadar düşmanca ve saldırgan ki, Osmanlı’yı yıkan ve en büyük düşmanı kabul edilen İngiliz eliyle yapılsa bile bu derecede olamazdı.
Düşman yapsa bile daha gerçekçi ve insaflı yapardı.
Fakat gel gör ki; Türk veya değil, Osmanlı mirası üzerinde oturan 78 milyondan gık çıkmıyor.
Osmanlı’yı zalim, gaddar, acımasız, barbar;
Kudretli padişahı, korkak, zavallı ve âciz;
Ömründe saçının telini hiçbir yabancıya göstermemiş temiz Osmanlı hanımlarını dekolteli gösteren bu alçak iftiralara kimsenin sesi çıkmıyor.
Tepkiler yükselse bile bahaneleri hazır zaten: “Bu dizi kurgudan ibaret, tarihî gerçekleri yansıtmayabilir” diyorlar.
Ben de senin atana, dedene, ninene söveyim o zaman.
Ben de senin sülâleni kurgulayım bakalım ne olacak?
İşin daha da kötüsü, bu diziler kısa süre sonra dünyaya da yayılıyor. Resmen kendi elinizle kendi atamızı karalama kampanyası.
Yani Avrupalı, Çinli, İranlı “Atalarımızla savaşan Türkler ne kadar da rezil insanlarmış, bizzat torunları söylüyor işte” diyebilirler, derler.
Oh ne âlâ, düşman istese bu kadar kara propaganda yapamaz.
Elin Hollywood’u yıllarca Amerikan propagandası yapsın, bizim Yeşilçam’ın artistleri de aleyhte propaganda yapsın.
Pardon, bizim Yeşilçam mı dedim, dilim sürçtü.
Tek tük de olsa bizden olan, millî olanlardan böyle bir iş beklenir mi?
Gerçi bu memlekette ne kaldı ki bizden olan?
Ve daha da acı olan, 13 yıllık Ak Parti iktidarının ardından bunları konuşuyor olmamız.
Hâlâ sadece ağlak ağlak serzenişten ileriye gidemiyor olmamız.
Benim kıytırık yazılarımdan bir şey çıkmaz. Parası olan, şöhreti, imkânı olan konuşsun. “Sen kimsin ki benim atama saldırıyorsun!” desin. “Haddini bil!” desin.
“Osmanlı düşmanları Osmanlı dizisi yapamaz” desin.
“Burası Osmanlı toprağı, git nefretini Londra’dan kus” desin.
78 türlü renkten müteşekkil 78 milyonu ancak Osmanlı ruhu bir arada tutar, “ruhuma dokunma” desin.
Uzun lafın kısası, bugün biz onlara sahip çıkmazsak, torunlarımız bizim mezarımızı hatırlar mı acaba, hatırlatmak isterim.