İç ve dış dünyada artık tıp literatürüne geçerse şaşırmayacağımız bir sendrom oluşmuş: Tayyip Erdoğan Sendromu!
Nefret ve korkunun karışımından meydana gelen bu sendrom, tamamı sun’i aşılarla, yani yalan ve iftiralarla besleniyor.
O derece ki, bütün siyasetini PKK nefreti üstüne kuranlar bile PKK’ya sempati ile bakar hâle gelmiş.
Teröristlerin yüzünü mozaikleyip, şehitlerimizi sansürsüz yayınlayan malum medyayı zaten saymıyoruz. Onlar, utanmasalar “yaşasın PKK” diye slogan atacaklar. Gerçi utanacaklarını da sanmıyorum da…
Ama asıl, PKK düşmanlığında başka ekmeği suyu, fikri, projesi olmayanlar bile şimdi “PKK’ya da bir şans tanıyalım canım, bakarsın bizim yapamadığımızı o yapar!” seviyesine geldiler.
Onların yapamadığını, yani Erdoğan’ı devirmeyi.
Tayyip Erdoğan nefreti işte böyle bir şey:
Adama kırk yıllık tükürüğünü yalatır.
40 yıldır kendini gizleyenlerin aslında ne mal olduklarını meydana çıkartır.
40 yıldır düşman zannettiklerimizin aslında baştan beri koyun koyuna yattığını gösterir.
Nârâlar atanların aslında sahte kahramanlar olduğunu da…
Hep şunu savunmuşumdur: Düşmandan korkmam, dost görünümlü düşmandan korktuğum kadar.
Doğru olsa bile yayınlamaması gereken görüntüleri, yalan olduğunu bile bile yayınlayanlar,
Meselâ Türkiye’nin DAEŞ’e yardım ettiği, hatta kurduğu yalanını yayanlar,
Türkiye’nin Kürt sivilleri katlettiği yalanını yayanlar,
Savaşı başlatanın Türkiye Cumhuriyeti olduğu yalanına tüm dünyayı inandırmaya çalışanlar vs.
Bu yalanların İngiliz-Amerikan-Alman basınında yer almasına şaşırmayız.
Medya büyük bir güçtür ve elin Alman’ı İngiliz’i bu gücü elbette kullanacak, yalan doğru fark etmez.
İngiliz-Amerikan-Alman-Yahudi, ortaklı, destekli güdümlü Türk medyası bu yalanları yazarsa hadi ona da şaşırmayız.
Lâkin, bu milletin bağrından çıkmış, tek amaçlarının millî-mânevî değerleri savunmak olduğunu iddia eden medyanın, partilerin veya şahısların da aynı yalanlara inanma kolaycılığına kaçmaları çok acı.
Tayyip Erdoğan gitsin de, ister darbe olsun, ister iç savaş çıksın, ister 1 milyon kişi ölsün…
Bu öyle hastalıklı bir ruh hâli ki, koca bir kitleyi, yıllardır düşman dedikleriyle aynı dili konuşur hâle getirdi.
Ve gelinen son nokta: “PKK bu sefercik galip geliversin!“
Bu kadar da zıvanadan çıkacaklarını gerçekten tahmin etmezdik. O yüzden diyorum, zıvanadan çıkmışların aklını başına sadece seçim getirebilir.
Diyeceksiniz ki, seçim de geçti.
Peki milyonlarca insanı kandırıp zıvanadan çıkaran yalancı medyayı kim dizginleyecek?