Ülkemiz seçim atmosferine yaklaşırken, iktidara ve/veya doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yöneltilen çeşitli eleştiriler var.
Birincisi, Erdoğan’ın etrafında bir rant grubunun teşekkül ettiği ve bu rant grubundan gerek Cumhurbaşkanının gerekse siyasetin arındırılması gerektiği cihetinde. Başkanlık sistemi tam hayata geçince bu manzaranın temizlenmesi ve bu algının kırılması gerekmekte.
İkincisi, milletvekili aday tespiti süreçleriyle alâkalı çeşitli rahatsızlıklar dile getirilmekte. Bilhassa damadı kastedilerek, Reisin tespit sürecinde demokratik olmayan temayüllerin tezâhür ettiği dillendiriliyor. Yeni sistemde adaylarını da halkın seçmesi şart. Zaten başkanlıktan beklenen de bu. Aksi hâlde ilerleyen dönemlerde bu tartışmalar toplumda ciddi problemlere sebebiyet verebilir.
Üçüncüsü, dinde “güncelleme”, “zamanın şartlarına uydurma” ve “reform yapma” gibi söylemlerin toplumda son derece derin hayal kırıklığı, endişe ve öfkeye yol açmış durumda. Ayrıca, bir taraftan dini aslında söylemi, diğer taraftansa Bahaeddin-i Nakşibend ve Abdülhakîm-i Arvasi “rahimehumullah” gibi ehl-i sünnet büyüklerinin bizatihi Reis tarafında ziyaret edilmesi, bir çelişki şeklinde telakki edilmekte. Din ve siyaset arasındaki münasebet ve bizzathi devletin “dinin muhtevasından el çekmesi gerektiği hususunda şeffaf olunması kaçınılmazdır.
Dördüncüsü, FETÖ ile mücadele konusunda adaletli davranılıp davranılmadığı konusunda vatandaşlar nezdinde çeşitli endişeler dile getirilmekte. İnancımız o ki, bu hususta keyfi davranılmamış, fertler haksız yere yaftalanarak zor durumda bırakılmamıştır. Bu meseleyle ilgili vatandaş nezdinde sual işaretlerinin mevcut olduğunu görmezden gelmek, ilerisi için problem teşkil edecektir. Beklenti, bu hususta kamuoyu vicdanını rahatlatacak adımların atılması.
Ak Parti ve Milliyetçi Hareket tabanı Cumhurbaşkanı olarak sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı görmek istemekte. Halihazırda zaten herhangi bir alternatif de mevcut değil. Yukarıda saydığım hususları Reis hatırına (belli bir süre de olsa) görmezden gelmek istemekteler. Ancak bu endişeler hem Ak Parti he de Reisin etrafında gittikçe kararan bir bulut teşkil etmekte.
En başta Reisin ve dahi Ak Partinin artık bu mezkur kaygı veya eleştirilere ciddiyetle yaklaşması şarttır. Yoksa, ilerleyen dönemlerde kara bulutlar sise, tipiye ve fırtınaya dönüşebilir.
“Dost acı söyler” sözü meşhurdur.