“Bir Kırım Türkü olarak, İstanbullu, Saraybosnalı veya Halebli kardeşlerim gibi; Osmanlı torunuyum ve Kırımın müdafaa edilmesinde ve sahip çıkılmasında hem Türkiye hem Âlem-i İslamın güçlenmesi ve dirilmesini temenni ediyorum.”
Kırım Tatarları
Belki eski Sovyet coğrafyasında en zor anlaşılan bir halktır. Yüzyıllarca Rusya’nın zulüm ve esaret altında yaşayan Kırım Türkleri, bugüne kadar kendi haklarını korumak için mücadele ediyorlar. İlhak ,göç ve sürgünlerden geçen bu millet yinede başını eğmeden mukavemet etmekteler.
Derin tarih
Kırımlı’lar – Osmanlıdır. Osmanlı’ya hem siyasi, hem medeni,hem lisani bağları olan Kırım Tatarları, 1517 itibaren Osmanlıdan daha Hilafelik bağlarıyla birleşti. Bu 300 yıl Kırım tarihinde «Altın devir» gibi anılıyor. Osmanlı Küzey siyasetin’de çok önemli rol oynuyordu. Kırım Hanlığı koca Deşt-i Kipçak topraklarını, Moskov, Kavkasya soromlusuydı. Bu Türk diarının jeopolitik bakımından çok stratejik yeri alıyordu. Yüziıllarca Osmanlı’nın hem Kavaksya, hem Balkan vilayetlerine Avropa güçleri ve Rusya ilhak tehlikesinde koruyordu.
1783 itibaren Osmanlı’ya bağlı olan Kırım Hanlığı Rusya’ya geçti. Bu süreden başlayarak, Kırım halkı çok zor durumda bulunmaktalar. II Yekaterina döneminde taayyün edilen « Kırımı-tatarlasızlaştımak» stratejisi hiç değişmedi. Osmanlı’ya yapılan bir kaç büyük hicret akımı 20.asırnın başına gelerek Türkleri yarımadada bir «miili azınlık haline» getirdi. Bu sebebten, Kırım Tatarları, siyasi güç ve iradelerini kayb ettiler.
1917 senesi bir çevirim nokta’dır. Rusya’daki başlanılan «Fevral inkilabı», Kırım Tatarları’da etkiledi. Istanbul’da, Paris’te, Peterburg’ta tahsil alan gençler, şubat ayında milli parlamentoyu toplayarak, müstakil devlet ilan ettiler. Maalesef, bolşevikler, hem Kırım’da, hem diğer Müslüman bölgelerinden mani oldular. 1920’dan yeni kurulan Soviyetler altına geçen Kırım Türkleri yeni baskılara uğrayolar. Bunun neticesi 18.Mayis 1944 senede toplam 250 bin kişiyi Orta Asya’ya sürgün edilmesi oldu.
Özelikle Özebekistanda yerleşen Kırımlı’lar güçlü bir Milli Hareket teşki ediyorlar. Her bir bölgede,vilyaet ve şehirde ocak kuruluyor. Yegane amaçları olan Vatanlarına dönmesi yarım asırılık bir mücadeleye çevirililıyor. 100’ce faal hapise atılıyor, KGB altında olan üniversitelerde, Kırım Tatar öğrencilere baskı yapılıyor. Milletin gelecek lideri olan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu 15 sene hapiste geçiriyor.
Bunun dışında,şunı izah etmek gerekki, tam sürgün döneminde Kırım Türklerini bir siyasi millet olarak pekiştirilmesi işlemeler gerçekleşiyor. Çeşit Kırımlı etnik kavimlerinin arasında olan farklılık ve sınırları sileniyor. Düşündüğümüz gibi bu işlemeler 1987 başlayarak zorla bir mücadele neticesinde milletinin Vatan Kırım’a dönmesinin sebeblerinden birisi oldu.
Bügünkü durum
Kayd ettiğimiz gibi, 1987 itibaren ve 2000 kadar yığınsal olarak Kırım Tatarları Kırım’a dönüyorlardı. Dönüş yılları tam Soviyetler dağılması vakitine geldi. Kırımdaki kommunist hükümeti ikamet, çalışma,okuma,yerleşme sahalarında çok manialar koyarken yarımadadaki durumu ve türk-slav nüfüslar arasında ilişkiler gerginleşmesine sebeb oluyordu. Nitekim, Kırım Türkleri doğal olan self-determination hakkını, yane kendi kaderini tayin etmesi, ilan etmişler.
Bu ilan tabiki yeni kurulan Ukrayna devletini çok rahatsızlanıyordu. Bu ilanlarda ayrılıkçılık görerek asıl mesele olan Rus nüfüsunun Rusya’ya bağlaası arzulara göz kapatılıyordu. Netice-şubat,mart 2014 Rus Federal güçleri tarafında işgali oldu. Kırım Türkleri için tam 1783 gibi bir ölüm fermanıdır.
Dört sene içerisinde onlarca Müslümanlar terörist yaftası asılarak hapis atıldı,onlarca kırım tatar genci kayboldu, yüzlerce insana siyasi görüşleri için büyü para cezası verildi.
Daimî baskılar, öldürtmeler ve yeni göç korkusu altında olan bu Türk kavim belki bu defa asimilasyon ve Ruslaşma duruşmalardan kurtulamaz.
Kırım Türkleri ve Türkiye
Zamanında Türkiye başbakanı Süleyman Demirel,Rusya,Ukrayna ve Ak rusya arasında Belovej Muahedeleri imzalanırken, “bizim külterel azınlığımız haklarını koruyun” diye bu memleketlere uyardı. Aceba bu yeterlimıyidi?
Gerçekten hem Türkiye hükümeti hem kırım tatar diasporası kendi kardeşlerine çok yardım etti.Cami,medrese,okullar inşaat edilmesinde ve Kırımlı öğrencilere Türkiye’de eğitim verilmesinde çok çabalaştırılmış.
Amma Kırım Tatarları Rusya ilhakı dolaysıyla, Türkiye’den daha uluslarası seviyede hem siyasi hem diplomatik olarak Kırım konusunı götermesini görmek istedilerki.
Tabi ki ,Tütkiye’nin şuan’daki gündeminde Süriye’dir, Irak’tır, Filistin’dır, amma Kırımı unutmak asla mumkün değildir,çünkü Kırım’da bir Kızıl Elmadır! Kırıma sahip çikmak tüm Karadenize sahip çikmaktır!
Ben’de bir Kırım Türkü olarak, Istanbullu veya Saraybosnalı veya Halebli kardeşlerim gibi ,Osmanlı torunuyum ve Kırımın müdafaa etmesinde ve sahip çıkmasında hem Türkiye hem Âlem-i İslamın güçlenmesi ve dirilmesini temenni ediyorum.
Bu makaleyi okudunuz mu?
Kırım ortalık malı mı?