Yıl 2008, Doğu Akdeniz havzasında 100 yıllık rezerv olarak nitelendirilen petrol ve doğalgaz rezervi tespit edildi. Aslında tespitler daha önce yapılmış sadece malumun ilanı 2008 yılında yapılıyordu. Bu rezerv sayesinde Akdeniz’e kıyısı olan ülkeler kıymete biniyordu.
Lakin bu rezerv Doğu Akdeniz’e kıyısı olanlardan ziyede kilometrelerce uzakta olan ABD’nin, İngiltere’nin, Fransa’nın, Almanya’nın dikkatini çekiyordu. Fakat onların elini kolunu bağlayan hukuki durum vardı. BM Deniz Hukuku sözleşmesi malumların midesini bulandırıyordu. Çünkü bu sözleşmeye istinaden Münhasır Ekonomik Bölge denilen deniz alanlarının belirlenmesinde denize kıyısı olan devletlerin aralarındaki anlaşmaya göre alan tahsisinin yapılacağını ifade eden bir kural vardı.
Yani bu kurala göre Mısır, Türkiye, Suriye, Kıbrıs, Lübnan, İsrail ve sıkı durun Gazze bu rezervde Deniz Hukukuna göre hak sahibi…
Şimdi Doğu Akdeniz Havzasında söz sahibi memleketlere bakalım. Öncelikle Lübnan diyelim. Hariri suikastından sonra Lübnan’da Fransa, İsrail ve Hizbullah arasındaki savaş sürüyor. Özellikle Hariri suikastından sonra Türkiye ve Katar’ın çabalarını hatırlamak gerekiyor. Suikastin İsrail Mossad tarafından yapıldığı iddiası hala ortadadır. Yakın zamana gelirsek sanırım Kasım ayı içinde Beyrut’ta DAEŞ’in üstlendiği intihar saldırısı oldu. Hizbullah bu saldırıdan sonra TERÖR ile savaşın süreceğini açıkladı.
Yani Doğu Akdeniz çanağına ortak olan Lübnan karışık ve daha fazla karışıklığa gebedir. Eski Fransa sömürgesinin bu rezervden alacağı hakkın ya Fransa’ya ya da İsrail’e gitmesine çalışılıyor.
Lübnan sonra Kıbrıs’a bakalım. Kıbrıs, Türkiye ve İngiltere demektir. İngiltere Güney Kıbrıs Trodos dağlarından zaten bölgeyi hem dinliyor hem izliyor. Türkiye’nin Kıbrıs’ı bırakmayacağı da açık. Lakin Kıbrıs konusunda heran mide bulandırıcı haberler gelişmeler bekleyebiliriz. Biz gibi İngiltere’de Kıbrıs’ı terk etmeyecektir.
Mısır ise malumunuz üzerine GÜYA Sisi darbesiyle hizaya çekildi. Rezerv havzasından Mısır’ın alacağı hak sizce kimin olacak? Filistinlilere yardım götüren tünelleri kapatan Sisi sizce bu hakkı kime peşkeş çeker?
Geriye Doğu Akdeniz’e 40 km’lik sahili olan Gazze kalıyor. Peki biz Suriye-Rusya-PKK üçgeninde gündemi takip ederken İsrail neler yapıyor? İsrail Gazze’yi gün ve gün, saat ve saat bitiriyor. İsrail kimseye 40 km yüzünden hak tanımıyor. Vaat edilmiş topraklarında kimseye 1 km için bile olsa hak vermek istemiyor.
Gelelim Suriye’ye Doğu Akdeniz havzasını anladığımıza göre Suriye konusu çokta bulanık görülmüyor. Rusya, Fransa, Çin neden orada, ABD, İngiltere neden orada net bir şekilde ortaya çıkıyor. Fakat Suriye ‘de denklem bir bilinmeyenli değil 3-4 bilinmeyenli kompleks bir denklem haliyle çözümü uzun zaman alacaktır.
Lakin kimse 200 milyar m3 gaz, 1,8 milyar varil petrolden Rusya’nın, ABD’nin, İsrail’in, İngiltere’nin vazgeçeceğini düşünmesin. Bunu hakları oldukları için değil gerçek bu olduğu için yazıyorum.
Peki bizde ne oluyor?
Size gösterdiğim bu fotoğrafa bakarak Demirtaş’ın, Eren Erdem’in, FETÖ’nün, CHP’nin, HDP’nin yaptıklarını tekrar izah edelim.
Türkiye, bu büyük rezerve ortak durumda…
Türkiye, Katar’da askeri üst açmış, Lübnan’a, Kıbrıs’a, Mısır’a müdahil bir ülke…
Türkiye, İsrail’e karşın bu BÜYÜK REZERVDE stratejisini insanı baz alarak geliştirmiş ve geliştiren TEK ülke…
Türkiye, BÜYÜK OYNAYAN ve BÜYÜK olma yolunda strateji geliştiren bir ülke…
İş böyle olunca ENERJİ BARONLARI içerideki kifayetsiz maşalarını harekete geçirdi.
Kırk yıllık TERÖR ÖRGÜTÜNÜ hak savunan sivillere devşirmeye çalıştılar. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Savcısını şehit edenlere KAHRAMANLIK devşirmeye çalıştılar.
Türkiye Ortadoğu’ya müdahil olunca “Biz neden Suriyedeyiz, neden Musuldayız?” diye sormaya başladılar. Gelgelelim tasmalarını elinde tutan BATIYA “Siz neden oradasınız?” demediler, diyemediler.
Zira görevleri BATI adına Türkiye’nin önünü kesmek, ayağına çelme takmaktır.
Son devşirmeleri dün Diyarbakır’da, Demokratik Toplum Kongresi’nde dikkat çekici bir cümle kurdu. Belli ki cümle onun değildi. Cümle resmen birilerinin kaleminden çıkmış ve TÜRKİYE’ye direk söylenen bir ifadeydi. “Diktatörlük mü, tek adam mı, özyönetim mi? Bunun kararını biz verdik. Batı da buna katılmalı ve bunun kararını vermeli”
Hendekler üzerinden hayal kuran NAYLONLAR Türkiye’de ne olacağına biz karar veririz diyor. Lakin kimin adına..?
Türkiye Cumhuriyeti’nin seçilmiş hükümetine ve Başbakanına laubali bir tavırla TERBİYESİZLİK yapıyor. Kimin adına..?
Kesin olarak ifade edebiliriz ki, bu yapılan TERBİYESİZLİĞİN, HADSİZLİĞİN arkasında Doğu Akdeniz’in KANLI REZERVİNİ isteyen ve FETÖ’nün çok sevdiği ELİ KANLI Güney ülkesi var.
Hürmetler..
Not: Mossad’ın yeni başkanına dikkat…