Türkiye’yi dış güçlerden korumak çok zor hatta bilim ve teknolojik açıdan geride olmamız bu durumu daha da zorlaştırıyor. Lakin bugün ki konumuz en zoru olan Türkiye’yi yönetmek konusudur.
Şimdi akıllara hemen nasıl oluyor da 75 milyonluk nufüs ve 783 kilometrekarelik yani ABD dünyayı yönetirken nasıl oluyor da Edirne-Kars arasını yönetmek bu kadar zor oluyor diyebilirsiniz.
Şöyle açıklamama izin verin;
ABD dün bir kıtayı yönetiyordu bugün ise dünyayı yönetiyor olabilir ama yarın konusunda dünyanın en diken üstünde oturan ülkesidir. Nedeni ise geçmişinden yani tarihinden alacağı sağlam ve yarına ışık tutacak bir birikimi yoktur ve bu bugünün büyük gücünün sonunu hazırlamaktadır.
Neyse şimdi neden Türkiye’yi yönetmenin zor olduğu konusuna dönelim.
Türk halkı ve içerisinde yaşayan birçok etnik kimlikle beraber yani biz bu coğrafya da Selçuklu ile 300 Osmanlı ile de 600 yıl dünyanın başına dert olmuş ve dünya yönetiminde söz sahibi olmuşuz. Bu sağlam geçmiş tecrübeleri adeta DNA’mıza zaman geçtikçe ilmek ilmek işlenmiş ve hala da işlenmeye devam etmekte.
Sözü şuraya bağlamak niyetindeyim bu ülke insanına asgari ücret olarak 10 bin tl de verseniz her birine birer ev bile verseniz mutlu edemezsiniz sende abartıyorsun gibi sözleri içinizden geçirdiğini duyar gibiyim ama inanın geçmişimizin yani o dünyayı yönetmiş olduğumuz günlerin etkisi, psikolojisi bizi rahat bırakmamakta ve dünyaya sığmayan bir neslin çocuklarını Edirne-Kars arasına sıkışmak asla memnun etmeyecektir.
Demem o ki bu yüzden Türkiye dünyaya açılışını hızlandırmalı yine mazlumun yanında olup zalimin karşısına dikilmeli ve duruşunu daha da netleştirmelidir. Ancak bu şekilde içerdeki halkını bütünleştirebilir ve o şanlı günlerin dönüşüne katkıda bulunabilir.