ABD ile uzun senelerdir çekişme içerisinde olan İran belki de en zor dönemini yaşıyor. Trump yönetimi İran’a yönelik yaptırımları gözü dönmüş şekilde uyguluyor ve uygulatmaya zorluyor.
Peki, yaptırımlar sonrası İran’da neler olacak? Rejim değişikliği hedefine ulaşılması mümkün mü? Yaşananlar Türkiye’yi nasıl etkiler?
İran konusunda isabetli yorumlarıyla tanınan İRAM Başkanı Hakkı Uygur’a sorduk.
Röportaj: Abdulhamit Güler, Taha Erham Keleş
TRUMP’IN HEDEFİ REJİM DEĞİŞİKLİĞİ
– Siz İran’da uzun seneler eğitim gördünüz, çalıştınız ve incelemelerde bulundunuz. Yorumunuzu önemsiyoruz. İran’da hakiki manada bir halk ayaklanması mümkün mü?
⁃ İran halkı ile ilgili yorum yaparken kesin ifadelerden kaçınmak gerekiyor, sonuç olarak İran dünyanın en büyük istihbarat örgütlerini afallatan bir halk devrimine şahitlik etti 40 yıl önce. Şu an için yeni bir devrimin izleri görünüyor denemez ama yakın geçmişte büyük ölçekte olmasa da birçok şehirde protesto gösterileri düzenlendiği, farklı toplumsal kesimlerin ciddi taleplerinin olduğu biliniyor. Ekonomik kriz bu toplumsal rahatsızlıkları farklı boyuta taşır mı, bekleyip görmek lazım. Tabi ki bugünden yarına İran’da yeni bir devrim olur demiyorum ve bunun göstergeleri de mevcut değil. Ama Trump yönetiminin hedeflerinden birisinin bu beklenti olduğu kesin.
⁃ Trump sonrası ABD-İran hattında geri dönülmez adımlar atılıyor. İran’da ekonomik ortamın fazlasıyla gerilmesi yönetim ya da rejim değişikliğine yol açar mı?
⁃ İran’dan gelen resmi tepkilere bakılacak olursa en az iki yıl boyunca ABD ile masaya oturmama eğilimi ağır basıyor. Ancak yaptırımlar İran ekonomisini aşırı derecede zorlar ve bu durum aşağıdan yukarıya bir baskıya neden olursa Hamenei tekrardan müzakere ve anlaşma için yeşil ışık yakabilir. Eğer gerginlik kontrolden çıkar ve dolaylı da olsa bir sıcak çatışma başlarsa olayların nereye evrileceğini kimse tahmin edemez.
TÜRKİYE’NİN NÜKLEER ÇALIŞMASI DA HEDEF ALINABİLİR
⁃ İran demek bir yerde Türkiye demek olur mu? Yani İran’ın yaşadıklarının orta vadede Türkiye’ye yansıması mümkün mü? Meşhur ifadesiyle “sıra Türkiye’ye gelir mi?”
⁃ İran ve Türkiye arasındaki benzerlikler dışarıdan bakan birisi için çok aşikâr. İki imparatorluk geleneği olan, geçmişte ve bugün iddiası olan, gelecek tahayyülü olan iki ülkeden bahsediyoruz. İslam dünyasının iki farklı geleneğini temsil ediyorlar ve farklı yöntemleri kullanıyorlar ancak kaba söylemin altına inip satır aralarına bakıldığı zaman temel vurgularının birbirlerine çok benzediği fark ediliyor. Türkiye bir anlamıyla oyunu kurallarına göre oynar ve ideallerini yapıcı bir dil ile sunarken İran devrimin başından itibaren meydana gelen gelişmelerin etkisiyle çok daha düz ve çatışmacı bir dil kullanıyor. İki ülkenin de aynı eksen tarafından hedef alınması aralarındaki benzerliklerin farklılıklardan daha belirleyici olduğu iddiasını güçlendiriyor. Katar krizi ve Kürdistan referandumunda Tahran, Riyad ve Abudabi ile aynı noktada dursaydı bu planların bozulma şansı ne ölçüde olurdu düşünmek lazım. Türkiye’nin İran’a benzer şekilde örneğin nükleer faaliyetlerinin yakında aynı çevreler tarafından hedef alınması şaşırtıcı olmayacak nitekim 15 Temmuz darbe girişiminde bulunan çetenin en son medya faaliyetlerinden birisi Türkiye’nin “gerçek nükleer niyetlerini” batıya ispiyonlamak oluşturmuştu. Bence birileri için asıl sorun hayır diyebilen ülkelerin varlığı, bölge ülkeleri için ideal yönetim, Mısır ya da Suudi Arabistan liderlerinin örneği. Hayır diyen kimsenin kimliği çok önemli değil, Arap milliyetçisi, Baasçı ya da İslamcı olması bizim bazen sandığımızın aksine fazla bir etkide bulunmuyor dış güçler açısından. Daha önce de “çifte kuşatma” kavramına vurguda bulunmuş birisi olarak yalnızca iki ülkenin değil tüm bölgenin kaderinin birbiri ile ilintili olduğunu düşünüyorum.
ABD İLE İLE İLİŞKİLER GELİŞEBİLİR
⁃ Trump için “oyunbozan” diyorsunuz. ABD Başkanı’nın bu tavrı Türkiye’nin geleceğini nasıl etkiler?
⁃ Bilemiyorum, şu an için Türkiye’ye karşı yumuşama belirtileri gösteriyor, bize saçma ve çok yüzeysel gelse de bazı jestlere şahit oluyoruz. Bunun terör koridoru, Doğu Akdeniz kuşatması ya da Fetö liderliği konusunda somut adımlar izler mi yoksa yalnızca Türkiye’nin kafasını karıştırmaya yönelik adımlar mı olduğunu zaman gösterecek. Sonuçta Türkiye başından beri Trump yönetimi ile daha yakın çalışma imkânı bulma fırsatı doğabileceğini düşünüyordu. Ancak dediğim gibi devletin temellerini hedef alıp “PKK liderleri nerede haber verene para vereceğim” demek pek bir sorunu çözmüyor, zira Suriye’nin kuzeyinde beraber devriye gezdikleri teröristlere sorsalar para harcamalarına da gerek kalmazdı. Ancak yine de ABD bölgede Türkiye’den daha makul, daha ön görülebilir bir aktör olmadığının farkına varırsa tabi ki ilişkilerin geliştirilmesi iki tarafın da faydasına olacaktır.
SURİYE KOZLARI DA OYNANABİLİR
⁃ ABD-İran geriliminin Suriye’ye yansıması olur mu? Oldu mu?
⁃ Olur, şu ana kadar olmadı ama mümkün, ABD yalnızca ekonomik baskıyla kısa sürede sonuç alamayacağını biliyor. Farklı yöntemleri kullanabilir İran’ı hataya zorlamak için, ülke içinde bıçak kemiğe dayanırsa İran da Suriye’deki ABD varlığını hedef alabilir. Son dönemde sürekli Fırat’ın doğusu vurgusu yapmaları bundan kaynaklanıyor olsa gerek.
TÜRKİYE CİDDİ SORUNLAR YAŞAYABİLİR
⁃ İran’a yaptırımlar sonrası Türk lirası ile ticaret gündeme geldi. Krizin fırsata çevirilmesi mümkün mü? Bu bağlamda Türkiye-İran ilişkilerinin geleceğini nasıl okuyorsunuz?
⁃ Petrol alımımız azalacak, dolar ya da İran riyali ile ödeme yapamayacağız bu durumda ya mal satacağız takas olarak ya da Türk lirası ile ödeme yapacağız, belki bu tür kısa süreli bir fayda sağlanabilir. Bir de bu durum ikili ticaretin sürekli İran lehine açık vermesini önleyecek, ne kadar petrol alırsak o kadar mal satabileceğiz, ama sonuçta yaptırımların Türkiye’ye vereceği ekonomik zararların faydalarından daha çok olacağını düşünüyorum. Dahası yaptırımların henüz başında İran’dan ciddi bir insan hareketliliği başlamış durumda, şu an için düşük olasılık olmakla birlikte büyük bir ekonomik çöküş ya da İranlı yetkililerin tabiri ile Venezüelalaşma durumunda Türkiye çok daha ciddi sorunlarla karşılaşabilir.
Özel röportaj