Bir kuru yaprağım; hazan yurduna;
Yeşil kıyafeti; attım da geldim.
Sözü dağdan, bağdan; açmayın bana:
Baharı ve yazı, gördüm de geldim.
Rüzgarı görünce; titriyor dizim.
Bir haber verdi ki; sarardı benzim.
Yetiş bembeyaz kar; ol kefen bezim.
Teslim bayrağını; çektim de geldim.
Baharı kafaya, dikmiş deliyim.
Mensûr’dan dökülen, sevdâ seliyim.
Sırrı tutamayan, sermest diliyim.
Üzüm kanlarını, içtim de geldim.
Kadehe yapışan, nevâ eliyim.
Dimdik duramayan, serhoş beliyim.
Şûh iksir taşıyan, ibrik kiliyim.
Mey gibi içimi, döktüm de geldim.
Bu akan yapraklar; kimin gözyaşı?
Kimin eşiğine, koyarlar başı?
Sanki bütün mekân; musalla taşı;
Düşer gibi arşa, uçtum da geldim!
Bıraktım mevsime, hür irâdemi.
Saman çöpü kadar, kırdım rengimi.
Ayaklar altına, serip gövdemi;
Kolu, kanatları; kırdım da geldim.
O ayak izinden, kalan nâmeyim.
Sonsuza yollanan; son cenâzeyim;
Kıvılcım kıvılcım; yanan nâleyim;
Tâ ciğer kökünden; koptum da geldim.
Kesilip gidene; ağlanmaz, künde!
Yazlar bende ölür; doğar kış bende.
Yeter durmuşluğum; dallar önünde;
Hüsnün peçesini, söktüm de geldim.
Hani o güllerin kibirli raksı!
Bülbüller topladı, tarağı tası.
Süsten âzâd olan istemez saksı;
Âbâd gülistanı; yıktım da geldim.
Rüzgarı özleyen, mum ateşiyim.
Çöllerde iz süren, kum tanesiyim.
Kenara itilen, elin tersiyim.
İşreti ardıma, koydum da geldim.
Kına kurumadan, bulmaz rengimi.
Ağaç soyunmadan, almaz şeklimi.
Alın kırışmadan, çizmez resmimi;
Nakış nakış aşkı; yazdım de geldim.
Ha korku ha umut; âşık olmak var.
Ha sıcak ha soğuk; diken olmak var.
Ha ilki ha sonu; bahar olmak var.
Zıtların cengini, yendim de geldim.
İtibarsız sanma; ayna süsüyüm.
Yerde kilim kadar, sağlam Köklüyüm.
Tokattan kızarmış, hayat yüzüyüm.
Ömrü şimşek gibi, çaktım da geldim.
Hazan mizacıma, yeşermek ayıp,
Dal verir bu yolda, binlerce kayıp,
Kına parmaklardan, ihram bağlayıp,
Diyor ki; “Kanımı döktüm de geldim”.
Hayat yükü kadar, taşırım gövde.
Tek yapraklık defter; adım üstünde.
Hicrân hikayesi, bittiği günde.
Şirazeye zincir, vurdum da geldim.
Öyle bir mevsime doğdum ki heyhat!
Güneşi kararsız, vermiyor rahat.
Bulutla çıktığım, büyük seyahat.
Bir sağa bir sola, gittim de geldim.
Kopuyorum ağaç; çık ortaya, çık!
Kaynıyorum şebnem; çık göklere, çık!
Geliyorum toprak, çık almaya, çık!
Gülü ve bülbülü, sattım da geldim.
Giden günlerimin, ham hayâliyim.
Coşkun yeşillerin, humar hâliyim.
Kederin kalbinde, sürûr zevkiyim.
Gamı da, kâmı da; tattım da geldim.
Kademlere mazhâr, harâbât oldum.
Dalımdan koptum da; Serâzât oldum.
Karıştım toprağa; pür hayât oldum
Şeş cihete kapı, açtım da geldim.