“Hatime Değil, FÂTİHÂ!”
Kriptosunu
Açan Anahtar
“BAŞKANLIK”
Cumhurbaşkanlığına giden süreçte
verilmişti kripto!
“Hatime Değil, FÂTİHÂ!” denilmişti.
Ve bu cümle,
“başbakanlık zırhından
ayrışıldığı bir dem”de edilmişti!
Şimdi ise;
kriptonun çözümünü yapacak ‘enigma’ya,
yani mevcut tablonun anahtarı olan Başkanlık’a
rezone olma süreci başladı!
Sapı samanı birbirine karıştırarak
akı kara, karayı ak göstermekle vazîfeli olan
‘enigmatik çağ’ın karşısına;
kendi öz ‘enigma’sıyla çıkıyor Türkiye!
“Türk Tipi Başkanlık Modeli” ile…
İsimlerin,
sansasyonel (!) dosyaların,
“devlet âdâbından nasip almamış olsa da
yukarıdan jettt hızıyla haber alan (!!)
ve ‘yerli kodlardan ırak kalmış devşirme ruhlar’ın
‘kaos politikası’na malzeme üreten
acar (!) muhabirler”in,
dezinforme olan
ve dezinforme eden akl-ı evvellerin,
zincirleme trafik kazalarına vesîle olan mixerlerin,
elindekini su tabancası zannederek
sosyal medya kahramanlığına soyunan müfterîlerin değil,
“YENİ TÜRKİYE’nin
YENİ SİSTEMATİĞİ”nin
önem arz ettiği bir dönem bu dönem!
TEK GÜNDEMİMİZ BU..!!
Galatasaray-Fenerbahçe düzlemindeki
güdük bakışın
“MİLLÎ TAKIM RÛHU”na evrildiği,
evrilmek durumunda olduğu
kutlu bir dönem..!
O nedenle
“Kimi okuduğumuza
ve ‘ne’ okuduğumuza dikkat edelim!” diyor;
sürecin anahtarı olan Başkanlık’la ilgili olarak
Ocak 2016’da
ve Kasım 2014’te kaleme aldığımız noktaları
yeniden paylaşıyoruz…
Kripto unutulmasın..!!
“Hatime Değil, FÂTİHÂ!!”
…!!
“Başkanlık” Nedir,
Ne Değildir!
BAŞKANLIK;
bir lüks değil,
‘ARANAN KAN’dır!
Mevcut ‘Parlamenter Sistem’deki;
“bürokratik oligarşiden doğan hantallığı”,
“cumhurbaşkanı-başbakan arasındaki
yetki bölünmesinden doğan çift başlılığı” giderecek olan
en uygun formüldür.
Bu anlamda Başkanlık;
KATALİZÖR’dür,
KİREÇ ÇÖZÜCÜ’dür,
TURBO TAKVİYE’dir,
ROKETLEME’dir
FULL ANTİ-VİRÜS’tür,
HD’dir!
- Başkanlık meselesi;
‘Başkanlık’ın gelmesinden korkan kesimin iddia ettiği gibi
bir “BOP Aparatı” da değil,
bilakis “Türkiye’nin Güvenlik Kalkanı”dır.
ABD dâhil
birçok güçlü aktörle olan hassas dengenin gözetilmesinde de
“önemli bir sigorta”dır!
- TEHDÎDİ BERTARÂF EDİCİ,
CAYDIRICI GÜÇ’tür.
- Türkiye Cumhuriyeti Devleti;
“üniter devlet yapısını değiştirmeksizin”
‘Başkanlık Sistemi’ni uygulayabilir.
MİLLET “İSTERSE”, OLUR…
- “Özerklik iddiasındakilerin dünyasını başına yıkarız!” DİYEN
ve dediğini pratize eden bir lider;
Türkiye’yi “üniter devlet yapısı”ndan
“federatif yapı”ya geçirmek isteyebilir mi?
Tabî ki HAYIR!
Ama ıslarla bu nokta vurgulanmaktadır ki;
halk bu sistemi tehlikeli bulsun!
Korksun!
Peki NEDEN?
Çünkü % 10 barajına dayanan ‘Parlamenter Sistem’in yerini
‘Başkanlık’ın aldığı bir düzlemde,
bugün muhalefette olan partilerin iktidar olması zorlaşacak;
ciddî bir çalışma ve başarma grafiği elzem olacaktır…
- “Federal” devlet şekli,
“Başkanlık Sistemi”nin zorunlu bir sonucu değildir!,
Başkanlık,
“üniter devletlerde de” uygulanabilir.
- Almanya’nın “parlamenter-federal yapı” tercihinin asimetrisi;
“başkanlık-üniter yapı” tercihinde bulunan ülkelerdir.
(Örnek: Peru, Şili)
- “Hükümet” ile “devlet” modellerinin işleyişi farklıdır
ve farklı kombinasyonlar olabilir.
Bu, o ülkenin kendi tercihidir…
- Federal Almanya Cumhuriyeti,
hükümet sistemi olarak
“parlamenter” sistemi uygulamasına rağmen;
devlet şekli olarak “federalizmi” uygulamaktadır.
- Sonuç olarak
‘Başkanlık Sistemi’ tartışmasının,
“üniter devlet yapısından
federatif yapıya geçiş”le bağlantılı gösterilmesi;
kamuoyunu manipüle etme amacına hizmet etmektedir.
- ‘Başkanlık’, ‘Yarı Başkanlık’ ya da ‘Parlamenter Sistem’ seçeneklerinin
demokratik olmak ya da olmamakla bir ilgisi yoktur.
Hepsi de demokratiktir.
- Yarı başkanlık olan ‘demokratik’ Fransa’da;
cumhurbaşkanı bakanlar kuruluna başkanlık eder,
başbakanı atar, meclisi feshetme yetkisine de sahiptir.
- Fransa’da 1960’lı yıllara kadar parlamenter sistem uygulanırken;
ülkedeki siyâsî istikrarsızlık sonucu
Yarı Başkanlık Sistemi’ne geçilmiştir.
- “Başkanlık”, otoriterleşmeyi getirmez.
Otoriterleşme tehlikesi
hükümet şekli ile ilgili değil,
demokrasinin uygulanma düzeyi ile alakalıdır
ve
‘Başkanlık Sistemi’nde
“yürütme” erki Başkan’da olmakla birlikte;
denetim mekanizması da yok değildir!
Hatta bazı başkanlık sistemlerinde;
başkanın yetki alanı,
parlamenter sistemdeki cumhurbaşkanının yetkisinden
daha sınırlıdır.
- Ayrıca ‘Parlamenter Almanya’nın Başbakanı;
Fransa Cumhurbaşkanı’ndan
ya da ABD’de Başkanı’ndan daha güçsüz de değildir!
- Amerika : Başkanlık
Almanya : Parlamenter
Fransa : Yarı Başkanlık
(Hepsi de ‘demokratik‘ ülke…)
- Başkanlık Sistemi’nin
bir “diktatörlük” sayılabilmesi için,
Başkan’ın yetkilerinin sınırsız olması gerekir.
Ama öyle değildir…
‘Başkanlık Sistemi’ de
‘Parlamenter Sistem’ gibi
“milletin egemenliğine” dayanır.
- Başkanlık,
Yarı Başkanlık
ve Parlamenter Sistem’in
ortak paydaları;
milletin egemenliği,
kuvvetler ayrılığı,
çok partili hayat
ve serbest seçimlerdir…
- Cumhuriyet Gazetesi gibi
klasik-mekanik muhalefeti baz alan muhalif kesim;
“Ecevit 2004’te, başkanlığın tehlikeli olacağını söylemişti!” gibi
zaman aşımına uğramış bir argümanı da
kullanmaktadır bazen.
Ancak aradan geçen 12 yıl içinde,
‘Parlamenter Sistem’ içinde kat edilebilecek yol kat edilmiş;
artık “vites artırma dönemeci”ne gelinmiştir.
Bu hızlanma
ve sistem içi korumanın yükseltilmesi durumu ise;
kesinlikle “siyâsal ya da bireysel bir fantezi” değil,
“zarûrî bir ihtiyaç”tır.
Zîrâ BAŞKANLIK;
“vites yükseltmek”,
“vakit ve enerji kaybını minimize etmek”,
“gözü bizde olan yavuz hırsızı caydıracak
alarm sistemine geçmek”tir.
Hele de T.C. Devleti’nin ilk başkan adayı olacak olan
Sn. Cumhurbaşkanı gibi etkili bir lider söz konusu iken!
- Türkiye’yi sürekli olarak kendi kontrol sahasında tutmak isteyen
bütün küresel aktörler,
ülkenin ‘Erdoğan’la açılış yapması beklenen
‘Başkanlık Sistemi’ne geçmesini aslâ istememekte;
târihî bir kavşak noktasına gelen
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin,
bu büyük jokeri bloke ederek
hız yükseltme şansını yitirmesi için
çalışmaktadırlar.
Bu çalışmanın klasik aparatları ise malûmdur!
- PKK-PYD üzerinden klasik etnik kartlar,
- DAEŞ üzerinden mezhebî kart,
- FETÖ üzerinden iç karışıklığa ciddî takviye,
- ABD-İngiltere-Rusya-Suriye-İran
ve ‘subliminal aktör İsrail’ üzerinden
ULUSLARARASI-EŞZAMANLI MARKAJ!
2016 Türkiyesi olarak içinde bulunduğumuz süreç budur
ve bu büyük kuşatmayı yararak
krizi fırsata çevirmemizi sağlayabilecek en büyük joker;
“BAŞKANLIK SİSTEMİ’NE GEÇİŞ”tir.
Dahası;
kör – işlevdışı – reflektif ve temelsiz itirazlar ile
klasik muhalefet etme geleneğini sürdüren kesimin;
içinde bulunduğumuz kritik aşamayı nötralize etmek
ve ötesine geçebilmek adına önerdiği
başka bir alternatif yoktur.
Son olarak şu nokta iyi tahlil edilmelidir ki;
tâbir yerinde ise
“lider odaklı” – “şansa kalmış kara düzen”den
sistemin kendi kendisini koruyabileceği
“kurumsal/sistemik” bir düzene
‘dikey geçiş’ yapabilmenin
sosyo-politik doğum sancılarını yaşamaktayız.
Erdoğan gibi,
halkın desteğinin yarıdan fazlasını alabilmiş güçlü bir liderin
siyâsal ömrü doğal olarak tükendiği andan îtibâren
yeniden ‘koalisyonlar ülkesi olan Eski Türkiye’ye doğru
hızlı ve trajik bir düşüş yaşamak İSTEMİYORSAK;
bu târihî kavşakta
“Turbo Sistem’e Geçiş Kararlılığı”nı
göstermemiz gerekmektedir.
Yaklaşan güçlü fırtına öncesi
Türkiye’nin gayet stratejik
ve doğru bir adımla gardını alması,
‘Başkanlık Sistemi’ne geçerek
hız ve güvenlik düzeyini artırması;
şüphesiz en ‘mâkul’ ve ‘elzem’ olandır…
“Anadolu’nun Matrıx’ten Çıkışı” için dem bu demse;
‘Çıkışın Anahtarı’ da,
“Başkanlık Sistemi’nin Erdoğan eli ile açılması”dır.
Ezcümle;
“HATİME DEĞİL FÂTİHÂ!”
kriptosunun açılımı budur..!
…
Ayten ÇALIŞ Twitter By @AytnCalis
29 Ocak 2016
Kasım 2014’teki
Başkanlık Analizimiz…
http://www.haberajanda.com.tr/contents/files/dergiler/Kasim2014/files/mobile/index.html#34