Türkiye, istisnasız bütün Türk vatandaşlarının ortak eseridir. Bu devlet inşa olurken, hiç kimse diğerinden bir taş fazla koymadı. Sarıkamış’ta, Bingazi’de, Musul’da, Sina’da, Mudanya’da, İnönü’de, Polatlı’da, Trakya’da, İstanbul’da ve bilahare Çanakkale’de… Her yerde beraberdik. Omuz omuzaydık.
Seksen yıldır hata işledik. Seksen yıllık günahın gölgesi var arkamızda. Analar ağladı. Fidanlar devrildi. “Doğulu” dedik, inkar ettik, yasak dedik, “ötekiler” dedik. Çanakkale’deki ortak düşmanlarımıza kananlarımız oldu. Dağa çıkanlar, küsenler, kaçanlar, istismar edilenler ve kullanılanlar oldu.
Hepimiz günahkârız. Hepimiz hata işledik.
Soruyorum: Türkiye kaç evladını kaybetti? Kaç milyar dolarımız berhava oldu? Vatanımız kaç yıl yerinde saydı? Kaç kişi göç etmek mecburiyetinde kaldı? Lütfen cevaplayın: Kimdir kazanan? Kaybeden kim?
Size sesleniyorum: Komünizme kanıp dağa çıkanlara! Kuru nasyonalizmden ilham alıp kendi kardeşlerini yok sayıp inkâr edenlere! Bize ne “izm”lerden!
Bir Türkiye istiyorum!
Hatalarını kabul eden bir Türkiye! Seksen yıllık tarihini değil, bin yıllık tarihini rehber edinen bir Türkiye.
Bir Türkiye istiyorum!
Demokratik kurumlarımız hiçbir millet, etnik grup, zümre ve ‘ayrıcalıklı’ grubun elinde olmasın. Devlet hiçbir etnik-kültürel toplulukla tanımlanmasın, vatandaşlık “evrensel” bir statü olsun, toplum içindeki hiçbir fert ve hiçbir gurup siyaseten ve hukuken dezavantajlı durumda olmasın. “Nasıl olsa bir şey değişmeyecek”; “Zaten mecliste temsil edilmeyecek”; “Eninde sonunda yasaklanarak önü kesilecek” diye kimse oy vermekten imtina etmesin.
İdari sistemimiz adem-i merkeziyetçi bir yapıya kavuşsun, yerinden yönetim güçlendirilsin. Yargının tarafsız olduğundan şüphe duyulmasın; anayasamızın hak, hürriyet ve eşitliğin hakiki güvencesi olduğuna inanılsın; adalet kurumuna itibar edilsin.
Bir Türkiye istiyorum!
Çoğunlukçu değil, çoğulcu bir Türkiye. Vicdanların hür olduğu, kalemlerin susturulmadığı bir Türkiye. Adil yargılanma, hak arama, örgütlenme, katılım ve diğer bütün sivil ve siyasal hakların hukukun güvencesinde olduğu bir Türkiye. Bütün vatandaşlarının kanunların önünde eşit olduğu bir Türkiye.
Ve Allah’ın bütün insanları eşit yarattığına inanıldığı bir Türkiye…
Meclise girmek için rejimle uyum sağlama, sistemle özdeş olma ve merkez tarafından kabul edilme mecburiyetinin olmadığı bir Türkiye. Her türlü sorunun meşru yollardan kamusal alana taşınabildiği bir Türkiye. Demokratik sahanın geniş olduğu, politik kanalların açık olduğu, şiddetin alternatif olmaktan çıktığı ve meclisin fert fert her vatandaşın sesinin yansıdığı yegâne meşru alan olduğu bir Türkiye.
Bir Türkiye istiyorum!
Karşılıklı hassasiyetlerin dinlendiği; taleplerin makul olduğu; yapıcı, soğukkanlı, iyi niyetli ve samimi liderlerin seçildiği bir Türkiye istiyorum! Milliyetçilik ateşinin gençlerin kanıyla alevlenmediği; karşılıklı kin ve nefretin beraber yaşama duygusunu zayıflatmadığı; ayrışmadan nemalanan hareketlerin prim yapmadığı; resmi veya gayri resmi hiçbir kişi veya merciin kardeş kavgasından rant, avantaj veya prestij elde etmediği bir Türkiye istiyorum.
Dağa çıkıp kardeşlerine silah doğrultmanın, kendi vatanına, tarihine, kimliğine ve bütün değerlerine ihanet olduğunun farkına varıldığı bir Türkiye istiyorum!
Bir Türkiye istiyorum!
Hukukun erişemediği hiçbir ayrıcalıklı alanın var olmadığı; Hakkari’de yaşamakla İstanbul’da yaşamak arasında hiçbir farkın kalmadığı; Doğu’da görev yapmakla Batı’da görev yapmanın farksız olduğu bir Türkiye. Kalkınma, sanayi, milli gelir, yol, okul ve hastanelerin ülkenin her tarafına adaletli bir şekilde dağıldığı bir Türkiye.
Dinin devlet işlerine karıştırılmadığı; devletin dine müdahale etmediği; farklılıkların birer güzellik olarak algılandığı, kardeşliğimizin sadece ve sadece Müslümanlık kimliğinde ve sivil vatandaşlık ortak paydalarında mümkün olduğunun anlaşıldığı bir Türkiye!
Bir Türkiye istiyorum!
İçi boş kardeşlik nutuklarının son bulduğunu görmek istiyorum. Kürt Sorunu yoktur, Türkiye Sorunu vardır. Güneydoğu Sorunu yoktur, Türkiye Sorunu vardır. Bu derdin ızdırabını çekmeyenimiz yoktur? Sorun hepimizindir. Herkes hata işlemiştir. Herkes kendini düzeltmelidir. Herkes!
Herkes kurucu unsurdur. Asli unsur, tali unsur yoktur. Tarihimiz birdir. Vatanımız birdir. Kaderimiz birdir. İstikbalimiz birdir. Aksini savunan haindir. Anadolu halkları yekvücuttur ve Türkiye bütün bu halkların ortak eseridir. Kardeşliğimiz, din kardeşliğidir, vatandaşlıktır, Türkiyeliliktir.
Fert fert, önündeki bu en büyük engeli kaldırabilecek potansiyele sahip olduğumuza inanmak zorundayız. Her insanın yaşamaya hakkı olduğuna, inancının gereğini yerine getirebileceğine, fikirlerini özgürce ifade edebileceğine, hiçbir insanın bir başkasından üstün olmadığına, üstün ırkın var olmadığına, sayıca az olmanın bir dezavantaj olmadığına, hukukun her ferdi diğer fertlere ve devlete karşı korumak üzere var olması gerektiğine, farklılıkların tahammül edilmesi gerektiğine… inanmak mecburiyetindeyiz. Demokrasinin süs eşyası olmadığına inanmak istiyorum.
Ben bir Türkiye istiyorum!
Laiklik Allahsızlık olarak yorumlanmasın. Dindar olmak, vatandaşlık statüsünün tenzil edilmesine gerekçe olacak bir kusur sayılmasın. Militan laiklikle halk modernleştirilmeye çalışılmasın. Hiçbir din, hiçbir kimlik, hiçbir mezhep devlet tarafından yüceltilip dayatılmasın.
Dini ahlak ve sivil vatandaşlık moralitesinin sadece özgürlük ve eşitlik temelindeki katılımcı bir demokratik sistem içinde mümkün olduğu anlaşılsın. Dini, ırkı, mezhebi, siyasi tercihi, dünya görüşü ne olursa olsun, hiçbir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı eşit anayasal haktan mahrum olmasın!
Bütün vatandaşlarımız “tam eşit vatandaşlar” olarak bir araya gelip akan kanı durdurmadıkları sürece, Türkiye için 2023 ve 2071 gibi hedeflerin ‘boş birer hayal’ olduğunu görüyorum. İktisadi kaynaklarımızı berhava eden, demokrasinin yerleşmesini baltalayan, içtimai kaynaşmaya mani olan en büyük problemimizin kardeşliğimizin önündeki duvar olduğunu düşünüyorum.
Seksen yıllık problemin sekiz günde çözülemeyeceği besbelli. Fakat herkes samimiyetle inanmalıdır ki; her türlü problemimizi, ancak demokratikleşme ve özgürlük hamleleri sayesinde çözebiliriz.