Batılılar beğenmediler. Eleştirdiler. Kıskandılar. Kızdılar. Ancak, “it ürür, kervan yürür” kabilinden bir netice tecelli etti ve onlar vurdukça Putin büyümeye devam etti.
İddia neydi? “Diktatörsün” denliliyordu Putin’e. İyi de, Putin, asırlar boyu demokratik prensiplerle idare edilmiş bir Rusya mı devralmıştı? Komünist sistemin enkazı altında kıvranan, IMF’e borcu olan 70 sente muhtaç bir devlet devralmamış mıydı?
Zafer konuşmasında, “Rusya! Rusya! Rusya!” Nidalarıyla tezahürat yapan kalabalığa “büyük vatanımızın geleceği için; birliğimizi muhafaza etmemiz çok mühim” diyordu.
Netice itibarıyla, bel altı vurmalar, kara propaganda ve ekonomik yaptırımlar ne Putin’in iktidarına ne de Rusya’nın yükselişine mani olamadı. Rus halkı; Batılılara kalsa, kendilerini bir kaşık suda boğacaklarını iyi anlamışa benziyorlar. Onun için, istikrar ve birliğe ehemmiyet vermeketeler.
Seçimler Rusya ile Batı arasındaki münasebetlerin iyice gergin olduğu bir döneme denk geldi.
Batı medyası, oylar henüz sayılıyorken ve neticeler kesinleşmemişken, seçime hile karıştırıldığını gösteren bir kaç videoyu manşetten düşürmediler. Batılı liderler, Putin’i zaferinden ötürü tebrik etmekte de tereddüt ettiler. Oyların dörtte üçünden fazlasını almış görünen bir liderin seçime hile karıştırmaya ne kadar ihtiyacı olabilirdi!
Seçimlerin arefesinde, İngilizler Sergei Skripal ismindeki bir casus ve kızının Putin tarafından zehirlendiği iddiasını gündemde tuttular. Putin, seçimden sonraki ilk konuşmasında iddiaları reddetti. İngiltere 23 Rus diplomatı sınırdışı edince, Ruslar da misliyle mukabelede bulunmuştu. İngilizlerin AB’den ayrılması dünya düzeni açısından hayra mı, şerre mi alâmet zaman gösterecektir.
Batı medyasında, Putin başkanlığındaki Rus hükümetinin Batı’daki seçimlere siber saldırılarla müdahale etmeye devam edeceği yorumları yapılmakta.
1952’de Petersburg’da doğan Vlademir Putin, Sovyeter Birliği döneminde, sıradan bir KGB ajanıydı. Bu seçim zaferinden sonra, Stalin’den sonra en uzun süre liderlik eden kişi olacak 65 yaşındaki Putin.
Putin, ülkesini Batı’nın rakibi gibi lanse etmeyi başarması, Soğuk Savaş benzeri rüzgarlar estirmeyi başarması, Rusya’nın dünyada Batı’nın alternatifi olabilecek kadar güçlü bir devlet olduğu şeklinde algılanmasına yolaçmakta. Bu da Putin’in dış politikadaki başarısının bir eseri.
Kırım ilhakının Rus kamuoyu nezdinde Putin’e tahminlerin çok ötesinde itibar ve prestij kazandırdığı kesin. Suriye’deki kararlı duruş da buna katkı sağladı.
Katılım oranı %67 olarak açıklanan bu seçimlerde, Putin Kırım ve Sivastopol’da %90’ın üstünde oy aldı.
Ruslar, dış politikada agresif politikalar izlemişler. Ancak Teknolojik ilerlemeler, refah seviyesinin yükseltilmesi ve iktisadi terakki (kalkınma) sahalarında Çin, ABD, Japonya ve Avrupa’dan geri kalmış vaziyetteler. Putin de, yeni dönemde refahın yükseltilmesine vurgu yaptı.
Makale: Ahmed Necip YILDIRIM
Bir Rusya idealiniz var mı?
Diğer muhteva: