Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı, İstanbul’da, Suud konsolosluğunda
Konuyu yakından takip eden Türk-Arap Medyası Derneği Başkanı Turan Kışlakçı, Kaşıkçı’nın öldürüldüğünü söylüyor “hunharca, barbarca öldürüldüğünü” üstelik de!
Yasin Aktay da konuyu yakından takip ediyor; çok düşük bir ihtimal de olsa, Kaşıkçı’nın “öldürülmeme ihtimali” olduğuna dikkat çekiyor ve konunun üzerine gidiyor…
TÜRKİYE’YE MEYDAN OKUMA CÜRETSİZLİĞİ!
Dünya ölçeğinde tanınan bir yazarının başka bir ülkede maruz kaldığı bu muamele, Suud yönetiminin ipin ucunu kaçırdığını gösteriyor: Suudlar, hiçbir kural, teamül, uluslararası hukuk filan tanımıyorlar!
Meselenin daha da tedirgin edici yanı, böyle bir kuralsızlığın, hukuksuzluğun Türkiye’de gerçekleştiriliyor olması!
Suudlar, belli ki, Türkiye’ye meydan okuma cüretinde bulunuyorlar!
Türkiye, Suud yönetimine diplomatik yollarla en sert şekilde cevap vermelidir!
Aslında bu ürpertici hâdise, Türkiye-Suud ilişkilerinde bardağı taşıran son damla!
Suudlar, Selman’la birlikte, küresel sistemin Türkiye’yi köşeye sıkıştırma projesinin pespaye bir aparatı işlevi görüyorlar!
Oysa Türkiye, İslâm dünyasının belini doğrultamayacak kadar perperişan edildiği, işgallerin, katliamların tavan yaptığı bir ölüm-kalım savaşı sürecinde, tam da umut olarak görülen Türkiye’ye destek vereceklerine, sadece köstek oluyorlar!
Yüzyıl önce Suud ailesinin Osmanlı’ya yaptığı ihanetin bir benzerine tanık oluyoruz son bir kaç yıldır!
Suudlar, bu ihanetlerinin faturasını ödüyorlar bir asırdır: Köle gibi kullanılıyorlar! Emperyalistler tarafından itilip-kakılıyorlar! Kaynaklarını, pespaye bir şekilde çarçur etmekten başka bir şey yapmıyorlar!
BU KAFAYLA GİDERLERSE, SUUDİ ARABİSTAN DİYE BİR ÜLKE KALMAYACAK!
Yıllar önce bir makale okumuştum: Sadece Suudlar, sahip oldukları petrol ve doğal kaynakları yerinde kullansalar, İslâm dünyasındaki açlığı, yoksulluğu önleyebilirlerdi, deniyordu makalede, özetle.
Ama Suudi Arabistan’ı kontrol eden aile, ülkesini, mazlum İslâm dünyasını değil, ailenin ikbalini düşünüyor sadece!
Bu kafa, dar bir kafa, köle kafası, ruhsuz bir kafa!
Bu kafayla giderlerse, Suudi Arabistan diye bir ülke kalmayacak.
Ama bu arada Mekke’nin ve Medine’nin, Kabe’nin ve Mescid-i Nebevî’nin güvenliğini de tehlikeye sokacaklar -Allah korusun.
Açıkça söylüyorum: Suudi Arabistan diye bir devlet yok! Emperyalistlerin tepe tepe kullandıkları, işlerine gelmediği zaman, “kullanım tarihi” bittiğinde, kullanıp atmaktan çekinmeyecekleri köle ruhlu, tastamam palyaçoya dönüşmüş, ülkeyi paçavraya dönüştürecek tehlikeli işlere soyunan bir aile var yalnızca!
SUUDLARI, İSLÂM’I DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN İĞRENÇ ŞEKİLLERDE KULLANIYOR BATILILAR!
Suudların trajik hikâyesinin son perdesi, bu yaşananlar, aslında.
İşlerin buraya gelmesi kaçınılmazdı.
İki asırdır, İslâm dünyasının perperişan olmasında ve gelinen noktada İslâm’ın dönüştürülerek içinin boşaltılması projesinde tastamam püsküllü belâ rolü oynuyor Suudlar!
Emperyalistler, İslâm’ın dönüştürülmesi amacıyla Suudlar üzerinden iki paralel din icat ettiler.
Önce İngilizlerin desteğiyle kışkırtılan Vehhâbilik belâsıyla, hâricî mantığı İslâm dünyasında omurga konumuna yükseltildi. Suudlar’ın önü fenâ hâlde açıldı bu süreçte: İslâm dünyasının, özellikle de sosyalist emperyalizmin pençesinde kıvranan Balkanlar, Kafkaslar ve Türk cumhuriyetleri gibi bölgelere Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, bu ruhsuz hâricî mantığı yerleştirildi ve kitleler İslâm’dan nefret ettirildi!
Akabinde terör örgütleri icat edildi, Suud kökenliler tarafından finanse edildi: İslâm terörle özdeşleştirildi: “Kan emici, gözü dönmüş” Müslüman imajı, küresel medyanın en “pornografik” / ayartıcı malzemesi oldu ve dünya, özellikle de İslâm’ın gözle görülür bir şekilde okumuş yazmış elit kesimler arasında hızla yayıldığı gözlenen Batı dünyası İslâm’dan nefret ettirildi, bu kez de.
Şimdi de, tam tersi bir yöne sürüklenerek İslâm’ın protestanlaştırılması rolü verildi Suudlara: Selman, bu iğrenç rolü seve seve üstlendiğini ilan etti.
Ülkede tam bir terör havası estiriyor…
Yapılanlara, zulümlere itiraz edenlerin gözlerinin yaşına bakılmıyor, ânında defterleri dürülüyor!
Bu arada, Suudlar, mezhep savaşlarının kaşınmasında da kilit rol oynuyorlar! Sünnîlikle zırnık kadar ilgisi olmadığı hâlde, Suudlar İran’a saldırtılıyor, böylelikle İran mazlum duruma düşürülerek İran’ın önü alabildiğine açılıyor!
Çok berbat, iğrenç bir oyun oynuyor Suudlar!
İslâm dünyasının püsküllü belâsı bunlar!
Suudlar’ın emperyalistler tarafından tepe tepe kullanılmaları durdurulmadığı sürece, İslâm dünyası gün yüzü göremeyecek bir süre daha!
Vesselâm.
Yusuf Kaplan