Suudi Arabistan veliaht prensi, İsrail’in ABD’nin dergisi The Atlantic’de yayınlanan bir röportajında İsrail’in kendi topraklarında barış içinde yaşamaya hakkı olduğunu ifade etti.
Muhammed bin Salman’ın, Yahudi halkının atalarının anavatanının en azından bir kısmında bir ulus-devlet hakkına sahip olduğuna inanıp inanmadığı cihetinde tevcih edilen suale şöyle cevap Verdi:
“Filistinlilerin ve İsraillilerin kendi topraklarına sahip olma haklarına sahip olduklarına inanıyorum. Fakat herkes için istikrarı sağlamak ve normal ilişkilere sahip olmak için bir barış anlaşması yapmak zorundayız.”
İlgili rapörtajda, Muhammed bin Selman’ın, Ayatullah Humeyni’nin Hitler’den daha beter biri olduğuna inandığını ifade ettiği söylenmekte.
Bu da, Yemen’deki iç savaşta İran’la karşı karşıya gelmiş bulunan ve bir türlü muvaffak olamayan Suudi Arabistan’ın, İsrail’le işbirliği mi yapmak istediği sualini akllara getirmekte.
İran ve İsrail ilişkileri ile alâkalı piyasada çok sayıda komplo teorileri bulunmakta. Humeyni’nin aslında Batılılar ve hatta bizatihi İsrail tarafından başa getirildiği, İran’daki devrime kadar Humeyni’nin Batılılar tarafından himâye edildiği… söylense de, en azından zâhiren İran ve İsrail’in ayrı saflarda yer aldığı bilinmekte.
Suudi Arabistan veliaht prensinin İngiltere ve ABD’ye gerçekleştirdiği seyahat ve İsrail’e şirin görünme gayretleri İran korkusuna karşı müttefikler aramakta olduğunu düşündürmekte.
İran’ın Suudi Arabistan içi politikasında ciddi nüfuza sahip olduğu ve hatta petrol zengini bölgelerde isyân ve iç karışıklıklara zemin hazırladığı bilinmekte. Hatta 1979 Kâbe baskını arkasında da İranlıların olduğu ifade edilmekte.
The Atlantic’te yayınlanan yazıda, Muhammed bin Selman’ın, müslüman kadınların “ancak yanlarında bir mahremleri olduğu hâlde seyahat edebileceklerine” inanmadığını ifade ettiği belirtildi.
Suudi Arabistan ile İsrail arasında devletler seviyesinde uzun süreden beri gizli şekilde süregelen bir anlaşma mı var, yoksa veliaht prens kendisi şahsen mi inisiyatif almakta bilinmemekte. Aslında, 2017 Kasım ayında, İsrailli bir kabine üyesi, iki ülke arasında gizli görüşmelerin yapıldığını ifade etmişti.
Batı kanadında; İngilte – ABD; Orta Doğu kanadındaysa Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere bir gizli işbirliği olduğu söylentileri gittikçe yayılmakta. Hatta Suudi Arabistan ile Mısır’ın BAE ile bir olup Türkiye nüfuzunu Orta Doğu’dan tamamen bertaraf edebilecekleri zikredilmekte.
Ne yazık ki, peygamber efendimizin “aleyhisselam” hâtırası ve tebliğ ettikleri terkedilmiş vaziyette.
Bir tarafta “Bugün peygamber efendimiz kabrinden dirilip gelse, onu dahî kabullenmeyecek kadar gözü dönmüş terörist meşrepli gözü dönmüş piskopatlar, bir taraftan da, bütün dinî hassasiyetlerini kaybetmiş “vurdum duymaz” umursamazlar.
Yıllarca peygamber efendimizin sünnetinden sapıp, sünnete uyanlara sapık ve gayri müslim diye yaftalayan Vahhabî zihniyetli suud ailesi, bugün bir prens bozuntusu ortaya çıkarıp kendi bekâsını temin altına almak adına Batılılardan istimdât etmektedir.
Sizce de çok hazîn bir tablo değil mi!