Aslında daha önce kimsenin çok bilmediği,daha doğrusu normal vatandaşın bilmediği bir Aşiret.Ama bir o kadar da gizemli bir Aşiret…
Jirki Aşiretini önemli yapan aslında Jirki aşireti lideri Tahir Adıyaman, oğlu ve iki yakını ile birlikte iken araçlarının PKK tarafından kurşunlanması sonrası Jirki Aşireti adına Mehmet Adıyaman’ın açıklamasında gizli! Zira Açıklama’da çok önemli bir detay var!
Mehmet Adıyaman ne demişti bir bakalım!
“Aşiret liderimizin ayağına sıkılan kurşun Jirki aşiretinin kalbine sıkılmıştır. Biz Jirki aşireti olarak çok öfkeliyiz ve hepimiz yaralıyız. Bundan sonra bizim aşiret ile PKK’lılar arasında ip kopmuştur. Bizden insanlık adına bir şey beklemesinler. Biz aşiret olarak karar vermişiz. Yani bizler aşiret liderimiz için kendimizi suya bile atarız.”
“Bundan sonra bizim aşiret ile PKK’lılar arasında ip kopmuştur.” sözü birilerinin dikkatini çekmedi ama! Ne demekti Bundan sonra! Aslında söylenen çok net!
Filmi biraz geriye sarmalıyız! Yaklaşık 33 yıl öncesine!
Gizem Aslında 1983 yılında Turgut Özal’ın tek başına iktidar olması ile başlıyor.Zira 1983 yılında Özal’ın tek başına iktidar olmasından sonra ise Türkiye’de PKK Terörü başlıyor.
Uzun yıllardan sonra tek başına iktidar olan ilk hükümeti Turgut Özal kuruluyordu. Hükümetin ilk icraatlarından bir tanesi de petrol aramaları yapmaktı.Özal ın Irak ta,Suriye de,İran da olan petrol ülkemizde de olmalı düşüncesinden hareketle petrol aramaları hızla sürüyordu.Özellikle Hakkari bölgesinde petrol aramalarına çok önem veriliyordu.Amerikalılarla birlikte Hakkari de bir çok yerde petrol bulundu. Hakkari’nin Berçelan bölgesi ve Karadağlar bölgesindeki arama faaliyetlerinde çok önemli aşamalar kaydedildi.
Ne gariptir ki! GüneyDoğu’da petrol yatakları bulunduktan sonra,PKK 1984 yılında Eruh ve Şemdinli baskınlarıyla eylemlerine başladı..PKK terörü başladıktan sonra petrol bölgeleri,örgütün eylem sahaları oldu.Özal petrol aramalarından güvenlik nedeniyle vazgeçmek zorunda kaldı.
Yine ne gariptir ki! Özal’lı dönemin sona ermesi sonrası DSP+Anap+MHP Koalisyonu döneminde de PKK’nın terör eylemleri durma noktasına geldi. Kısaca Petrol arama ve çıkartma faaliyeti sonlandırılmış,Çok başlı hükümet dönemine geçilmişti!
Aynı senaryo 2002 yılında Ak Parti dönemi başladıktan sonra yeniden canlanmaya başladı,PKK Terörü yine güçlü İktidar’dan rahatsız oldu ve yine terör eylemlerine hız verdi…PKK’nın tabii ki yine hedefi Petrol araştırma ve çıkartma bölgeleri ile birlikte bu defa da bölgede yapılan barajlar olmaya başladı.
Bu kadar bilgiyi anlatmamızın sebebi şimdi anlatacaklarımızla ilintili olmasından dolayı…
Sene 1983!
1983 senesinde Jirki Aşiret reisinin yeğeni askerlik yapmayacağını ve askere gitmeyeceğini söyler.Ve GİTMEZ! Dönemin ne Alay komutanı ne de karakol komutanı onu alıp askere götüremez.Adam kaçmaz da,Yeri yurdu bellidir.Yaylada Başaran köyünde olduğunu resmi makamlar dahil bilir.Ancak bir şey yapamaz yada yapamazlar!
Asıl film’de bundan sonra başlar!
Beytüşşebaba Abdurrahman Çadur adında yeni bir savcı atanır.Aranması olan bu şahsı bizzat almak için Başaran köyüne jandarmalarla birlikte gider.Çatışma çıkar ve 7 askerimiz Jirki Aşiretinin kurşunlarıyla şehit olur.Aynı çatışmada Ahmet Adıyaman da ölür.
Olayı örtbas etmek için Basına ve Halka, Başaran Köyü’ndeki Süryani vatandaşlarla, Jirki Aşireti arasında çıkan anlaşmazlığa müdahale eden Savcı Abdurrahman Çadur’un yanında bulunan yedi asker çıkan çatışmada yaşamını yitirdi,denilir ve Olayda Jirki Aşireti Reisi Ahmet Adıyaman’ın da öldüğü duyurulur.
Bu arada Jirki aşiretinin korucu olmasını sağlayan isim ise hiç kuşkusuz dönemin aşiret lideri Tahir Adıyaman’dır.
Olaydan kaçarak kurtulan Savcı Abdurrahman Cadur Sivas’a tayin edilir! Çok geçmeden savcının kapısı çalınır ve Kurşun yağmuruna tutulan Savcı Abdurrahman Cadur öldürülür.
Bu cinayetle ilgili Tahir Adıyaman 29 yıl boyunca aranan bir şahıstır ve tabii ki Tabiki Jirki Aşireti’de! Savcı’ya suikast ise kapanır gider…Tahir Adıyaman ve aşiret ileri gelenlerinin hepsine yakınının gıyabi tutuklaması vardır.Çoğunun yakalaması adam öldürmek suçundandır.
Pkk nın eylemleri 15 ağustos 1984 te başlar.Mayıs 1985 te birden Tahir Adıyaman ve Jirki Aşiretinin kaderi değişiverir.Diyarbakırda 7.kolordu komutanı Korgeneral Kaya Yazgan, Jirki Aşireti ile korucu olmaları karşılığında bir anlaşma yapar. Jirkiler korucu olacak bunun karşılığında da arama gıyabi tutuklamaları uygulanmayacaktır. Jirki Aşireti de Kuran ı kerim ve üç taş üzerine yemin eder ve Jirki Aşireti Korucu olur. Dünün aranan katilleri zırhlılarla korunan insanlar olurlar ve Savcı Abdurrahman Cadur cinayeti faaili meçhul olarak kalır! Ve olaydan tam 29 yıl sonra Adıyaman hakkındaki dava zaman aşımından düşer…
O dönemde Hatta Tahir Adıyaman gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen Korucu başları toplantısına köşke bile çıkar…
*Üç Taş Yemini
Doğu bölgemizde halk arasında “Üç Taş Atmak” şeklinde yaygın olan bir deyim vardır. Buna göre kendisinden yemin etmesi istenen şahıs dinini, namusunu ve şerefini simgeleyen üç taşı yere atar. Şayet o kişi yalan söylemişse dininden çıkacağına, karısının boş olacağına ve toplum içerisinde onursuz bir insan olarak yaşacağına inanır.”
Ve günümüze gelecek olursak eğer, Geçen sene 7
Haziran seçimleri öncesi HDP’ye destek vereceklerini açıklayan aşiretlerden birisi de Jirki Aşiretidir.
Tahir Adıyaman’dan beri hep sağ partilerin yanında görünen ama asla PKK ile dirsek temasından da vaz geçmeyen Jirki Aşiretinin öyküsü budur. Sayısal olarak güçlü bir çoğunluğa sahip olan Jirki Aşiretinin “Bundan sonra bizim aşiret ile PKK’lılar arasında ip kopmuştur.” deme sebebi de budur.
Zira Jirki Aşiretinin bu açıklaması sonrası PKK’nın “Jirki aşiretinden Tahir Adıyaman’ın PKK tarafından önü kesilerek yaralandığı yönünde bilgiler basına yansımıştır. Bizim hareket olarak Jirkilerden ne herhangi bir kimseye ne de Tahir Adıyaman’a karşı eylem yapma gibi bir kararımız yoktur. Bu olayın bizimle hiçbir ilgisi söz konusu değildir. Zaten mevsim koşullarından dolayı, şu anda söz konusu olay mahalli civarında güçlerimizin herhangi bir birimi de bulunmamaktadır.” demiştir.Haliyle PKK’nın açıklamasında ayrıca, saldırıyı bazı Jirki Aşireti mensuplarının düzenlediğini de iddia etmesi aslında nasıl bir arka planda iç içe geçen bir yapıyı gösteriyor.
Bu bağlamda Jirki Aşiretinin PKK’ya meydan okumasını ne büyük bir olay gibi lanse etmenin doğru olmayacağı gibi PKK ile de tamamen bağımsız bir Aşiret görüntüsü vermek abes’le iştigaldir. Bu meyanda bölge’de görev yapan Devlet’in güzide yöneticileri biraz daha uyanık olmalı ve atacağı adımları çok daha hesap ederek atmalıdır.
Olaylara bu yönüyle bakmalı ve Jirki Aşiretini de bu şekilde değerlendirmeli diye düşünüyorum…