Türkiye, Cerattepe’deki bir bakır madeni işletmesinin çevre katliamı yaratacağı iddiası üzerinden Gezi parkı sürecinde olduğu gibi yeni bir hükümet karşıtı gösterilerle karşı karşıya bırakıldı.
“Bu çevreciler kim, neye karşı çıkıyor” diye bakıldığında ise ortaya adeta ‘2. Bergama vakası’çıkıyor. Türkiye’yi dışa bağımlılıktan kurtaracak mega projeler olan Sinop Nükleer Santrali, Karadeniz Hidroelektrik Santralleri ve Artvin Maden Yatakları gibi projelere karşı çıkan çevrecilerin Alman Vakıfları tarafından eğitimden geçirildiği ortaya çıktı. Görünüşte her şey yasal, hatta Türkiye bile bu faaliyetlere katkı veriyor ama sözde Türkiye’nin AB çevre müktesebatı kapsamındaki eğitimler ne hikmetse hep Türkiye’yi maden ve enerjide Almanya ve Rusya’ya bağımlı bırakan projeleri hedef almış.
ÜRETME İTHAL ET!
Alman Vakıfları, Bergama’da olduğu gibi Türkiye’de her türlü madenin çıkarılmasına karşı çıkarken, Türkiye de her yıl bu ülkeden milyarlarca dolar değerinde maden almak zorunda kalıyor. Araştırmalarına göre Artvin bölgesinde milyarlarca dolarlık maden rezervi var ama Almanya güdümlü çevrecilerin yaptığı eylemler ve açtığı davalar nedeniyle bunlar ekonomiye kazandırılamıyor. Herkesin hem fikir olduğu konu; Artvin’in doğasının korunması, çevreye en az zarar, ileri teknolojiyle bu madenlerin çıkarılması ve Artvinlilerin mağdur olmaması. Ama Artvin’deki bu kaynağın da tüm Türkiye ekonomisine kazandırılması. Ama maden arayacak firmanın tüm yalanlamalarına rağmen siyanür kullanılarak su kaynaklarının kirletileceği, inşaatlarla ağaç ve çevre katliamı yapılacağı iddiası üzerinden Cerattepe’deki milyarlarca dolar değerindeki madenin çıkarılması engellenmek isteniyor. Artvinliler, haklı olarak yaşadıkları çevrenin korunması için duyarlılık gösteriyor ama onları yanlış yönlendiren STK temsilcileri, Artvin ve Türkiye üzerine oynanan oyunların kurbanı oluyor.
ÖZEL EĞİTİM
İşin trajikomik tarafı, Türkiye’nin bu mega projelerine karşı eylem yapan aktivistlerin fonlandığı kaynağın yüzde 10’u da Türkiye’den karşılanıyor. Böylece yasal kılıf da oluşturuluyor.
Almanya’daki Kultur und Art Initiative e.V Vakfı’nın konuğu olarak her yıl 15 gün süreyle eğitimden geçirilen isimlerin hep eylemciler ve muhalif bölge gazetecilerinin olması dikkat çekiyor. Aldıkları eğitim daha da dikkat çekici: Yenilenebilir enerji kaynakları ve Artvin, Bartın, Ordu, Rize, Samsun, Trabzon, Zonguldak! Yani Türkiye’nin her yıl 100 milyar doları aşan enerji, maden, ve metal ithalatına deva olacak olan Sinop Nükleer Santral projesi, yüzlerce Karadeniz Hidro Elektrik Santral projeleri ve Artvin maden işletmelerinin kurulmaya çalışıldığı kentler hedef. Vakfın ‘Nasıl çevreci aktivist olunacağını’ öğrettiği katılımcılar arasında Artvin’deki maden işletmesine karşı çıkan Neşe Karahan’dan Sinop’daki Nükleer Santral Projesine karşı mücadele veren Zeki Karataş’a kadar sayısız ‘aktivist’ var.
Mega projelere karşı çıkma teknikleri!
Alman Vakfı’nın eğitim programına katılan aktivistlerden biri mega projelere nasıl karşı çıkacaklarına yönelik teknikleri yazdığı makalede şu cümlelerle itiraf etti. ‘Yeşil Gazete’de Ekim 2015’te ‘Çevre için Medya ve İletişim Çalıştayı’nın Almanya değerlendirmeleri’ başlıklı makalesinde Pınar Demircan, Almanya’nın Türkiye’nin mega projelerine karşı Türkiye’den nasıl aktivist devşirdiğini adeta itiraf ediyor: “Ekim arasındaki Çevre için Medya ve İletişim Çalıştayı, Almanya ayağının da tamamlanmasıyla son buldu. Çalıştayın ilk aşamasını Karadeniz’de termik santrallere,
Yeşil Yol Projesine, Karadeniz Sahil Yolu projesine, HES’lere, Sinop’ta kurulması planlanan nükleer santrale ve yaşam hakkını yok eden, hukuksuzluklara karşı yürütülen mücadelenin mevcut durum analizini yapmak ve mücadelenin aktörleriyle mücadeleyi basına yansıtanları bir araya getirmek oluşturmuştu. Çalıştayın ikinci aşamasını ise bugün dünyanın en endüstrileşmiş ülkeleri arasında yer alan Almanya’nın geçmişten bugüne geçirdiği enerji dönüşümünü ve gelecek enerji kaynaklarının neler olacağını uzmanlarından öğrendiğimiz inceleme gezisi oluşturdu.”