Son 13 yılına baktığımızda Türkiye köhneleşmiş,Sürekli birilerinin ağzıyla hareket eden,ABD yada Rusya Devlet Başkanları Türkiye ziyaretleri yaptığı zaman kendimizi çok önemli zannettiğimiz dönemlerin kapandığı dönemler olarak tarihe geçecek…
Bu kadar da büyük laf ettik!
Zira artık AB ve ABD’li yada NATO’da ki dostlarımızın Türkiye ziyaretlerinin aslında bizleri çok sevdiklerinden değil,Sadece kafalarında ki şeyleri bizlere dikte ettirmek için geldiklerini anlamaya başladık…
İlk önceleri Türkiye’ye Telefon trafiği ile dikte ettirdikleri şeylerin artık,Telefon görüşmeleri ile olmadığını Ziyaretler ile bir yandan Şirin görünerek diğer yandan da Hükümet Aleyhtarları ile görüşerek ve onlarla yapılan toplantı ve yenilen yemekler ile ayar verme çabalarının da artık pekte işe yaramadığını Avrupalı ve ABD’li dostlarımız yavaş yavaş anlamaya başladılar…
ABD Başkan yardımcısı John Biden’in ziyareti PYD için bir umut ışığı olsa da Cenevre görüşmeleri için resti çeken Türkiye sonrası Terör Örgütü PYD Lideri Salih Müslim için şaşkınlıkla karşılandı.Müslim “Türkiye bu kadar güçlü mü?” sözü aslında Hem AB hemde ABD’li dostlarımız içinde geçerli.
Bu söz,Türkiye’ye daha önce dikte ettirilen,oldu bitti ye getirilen zamanların bittiğinin bir nevi resmidir aslında.
Türkiye için hep Güçlü Türkiye,Yeni Türkiye diyoruz…
Sebebi aslında Salih Müslim’in ve AB,ABD’nin tüm dikte etme çabalarına rağmen söylediklerinden taviz vermeyen Türkiye’de gizli…
AB,KYB Başkanı Mesut Barzani’nin “Bağımsız Kürdistan” referandum söylemlerine ise sıcak bakmadığını açık bir şekilde ilan etti. AB, Irak’ın toprak bütünlüğünün bölünmesini istemediklerini açık bir şekilde ifade etti.
AB,Barzani’nin “Bağımsız Kürdistan” kurma çabalarına karşı olmasının en büyük sebeplerinden bir tanesi ise Ankara Antlaşmasında gizli. Irak’ın toprak bütünlüğünün dağılması ile Musul-Kerkük-Süleymaniye’de Türkiye’nin toprak talebinin olacağını çok iyi biliyorlar.Diğer konu ise adı Bağımsız olan bir Kürdistan’ın asla bağımsız olamayacağı Türkiye’nin güdümünde olacağını biliyorlar.Kaldı ki “Bağımsız Kürdistan” kavramına Türkiye’de karşı.
Irak’a baktığımızda ise Şii İran destekli Bağdat yönetimi Irak’ın bir parçasında etkili,Diğer tarafından Mesut Barzani’ninin IKYB’si,Diğer taraftan Türkmenler bir bölgede etkin iken DEAŞ ise Irak’ın başka bir bölgesinde hüküm sürüyor.İşin aslı şu aslında, Fiiliyatta Irak’ta bir toprak bütünlüğünün kalmadığı sadece kağıt üzerinde bir Irak devletinin kaldığıdır.
Suriye’ye baktığımızda ise durum çok daha vahim.Tabiri caizse Suriye’de kimin eli kimin cebinde belli değil. DEAŞ ile PYD belli bölgelerde hakimiyet sürerken Türkiye’nin desteklediği Muhalifler ise Suriye’de tutunma çabasında. Esed yönetimi ise Şam’da İran,Rusya destekli hakimiyetini sürdürüyor.Paramparça olan Suriye’de de toprak bütünlüğü sadece kağıt üzerinde kaldığı bir gerçek.
Cizre,Silopi ve D.Bakır Sur’da ise PKK’nın Suriye’de ki PYD ile birleşerek Marksist-Lenisist bir Kürdistan hayali için çabaladığını görüyoruz. PKK’nın bu çatışmalarına ise İran ve Rusya aleni destek verirken PKK içerisinde yabancı ajanların olduğunu da öldürülen ve yakalanan teröristlerden anlıyoruz.Son günlerde yakalanan Sırp Sniperler ise PKK’nın nasıl bir yapılanma içerisinde olduğunu da gösteriyor.
PKK’nın üst yönetiminin sıkıştığı Cizre’de ise HDP’li Milletvekili Faysal Sarıyıldız sözde yaralı siviller var diyerek PKK’nın üst yönetimini kurtarmak için çabalıyor.HDP’li Milletvekilleri sözüm ona siviller adı altında PKK’lılar için sembolik açlık grevine gidiyor,Mecliste ise Terör Örgütü PKK’nın sözcülüğünü yapmaktan çekinmiyorlar.HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da geçtiğimiz günlerde Fransa’ya gidip Türkiye’yi şikayet etmiş, PKK’ya tek bir kelime söylememişti. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş,Türkiye’nin sözde Kürtlere katliam yaptığını söyleyecek kadar ileri gitti.Terör örgütü PKK içerisinde yakalanan ve öldürülen onca ajanlara rağmen!
CHP’liler ise tam bir facia!
Türkiye’nin çok kritik bir dönemden geçtiği bu dönemde Terör örgütleri ile birlikte görünmekten çekinmedikleri gibi aleni olarak onların ağzıyla konuşuyorlar.
İşte tam da bu kritik dönemde,Önce kendisinin seçtiği delegelere sonra kendisini yeniden Genel Başkan seçtiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu rahatlamış olarak Almanya’ya gitti. Kılıçdaroğlu’na,Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar,Rutkay Aziz,Zülfü Livaneli,Ataol Behramoğlu, Tarık Akan, Nebil Özgentürk, Sunay Akın ve Levent Üzümcü de eşlik ediyor.
Kılıçdaroğlu, hükümet karşıtı açıklamalarıyla dikkat çeken Yeşiller Partisi Eş Başkanı Cem Özdemir’le de bir araya gelecek, ardından sivil toplum kuruluşları temsilcileri, inanç ve kanaat önderleriyle görüşecek.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Türkiye’yi şikayet ettiği Fransa ziyareti sonrası, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Almanya’ya gidip Türkiye’yi şikayet edeceğini söylemek çokta uçuk olmasa gerek…
Birde malum Emir eri vaziyetinde olan bir CIAmaatımız var!
Hafta sonunu Abant’ta “Demokrasinin Türkiye Sorunu” adı altında bir toplantı düzenlediler.Kimler yok ki toplantı’da Cıamaat’ın kalemşörlerinden tutunda HDP’li ve CHP’li vekillere,Sol yazarlar dahil ne kadar Hükümet aleyhtarı varsa hepsi bir masada toplandı ve Demokrasi’den şikayet ettiler. Türkiye’nin kendilerini anlamadığını anlattılar ve sızlandılar durdular…
Türkiye aslında CIAmaat’ı çok iyi anladı ama onlar Abant toplantısı ile ne kadar aykırı isim varsa onları halkın karşısına çıkarmaktan bıkmadı.
Bu bağlamda asla bir araya gelebilmesi mümkün olmayan insanları aynı masada toplanmasını ve rezil olmasını sağlayan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a “Büyüksün Reis” demekten başka bir söz kalmıyor bizlere…
AB ve ABD’nin oldu bittilerine onay vermeyen,Irak ve Suriye’de fiiliyatta kalmayan toprak bütünlüğü ve içimizde ki CHP-HDP-PKK üçgeni ile Türkiye’ye diz çöktürülmek istense de hepsine kafa tutan Türkiye aslında 100 yıllık kabuğundan sıyrılıyor.
Irak’ta bataklığa saplanan ABD,Suriye’de ise etkin olmanın derdi ile PYD kartını ortaya koyuyor. Ancak müttefiki Türkiye’den de vazgeçemiyor.Zira Terör Örgütü ile birlikte olarak Meşru Türkiye Cumhuriyetine karşı duruyormuş resmi vermek istemiyor.
Ortalık aslında toz duman…
Türkiye hem içeride CHP-HDP-MHP’ye laf anlatmak için çabalarken, HDP’nin aleni desteklediği PKK’yı bitirmek için uğraşa dursun, Dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı da güvenli liman konumunu hala sürdürüyor…
Ancak şu da bir gerçek,Bahar aylarının gelmesi ile birlikte yada Yaz başı diyelim,Bölgede çok farklı bir Türkiye olacak,Kabuğundan sıyrılmış bölgede sözü haricinde kimsenin hareket edemediği ve PKK’yı bitirmiş bir Türkiye olacak.
Şu kadarını söyleyebilirim…
2016 Yılında şimdiye kadar gördüğümüz Türkiye’den çok farklı bir Türkiye göreceğimiz kesin…