Son 70-80 yıllık döneme baktığımızda Dünyanın Jandarmalığını ABD yaparken,Neden Yeni Dünyanın Jandarması Türkiye? Yada Türkiye artık Dünyanın yeni Jandarması mı? Yoksa Türkiye Dünyanın jandarması olmak için bir çaba içerisinde mi buna hep birlikte bakalım istedim…
Dünyanın belli başlı kritik noktada olan boğazları var.Bu boğazlar dünyayı ekonomik konjonktür de ciddi olarak etkilediği gibi,Dünya ulusları için ciddi de endişe kaynağı.Aynı zamanda da bir o kadar da ülkelerin boğazlarda söz sahibi olmak gibi amaçları var…
İstanbul Boğazı,Suveyş Kanalı yada Panama Kanalı bunlardan en önemlileri olarak sayarsak ilk sırada İstanbul Boğazının geldiğini çok fazla dillendirmeye gerek yok diye düşünüyorum.İstanbul boğazının uzun uzadıya size önemini anlatmayacağım yada Malum Lozan Antlaşmasını yada nasıl elimizin kolumuzun nasıl bağlandığını yada bağlanmak istendiğini de! Sadece Dünya için son derece önemli bir boğazın Egemenliğimizin altında olmasını bilmemiz diğer boğazlar ve Türkiye’nin Dünyanın Jandarması olmasındaki yol sürecini anlatmamız açısından önemli…
Basra Körfezi (Arap Körfezi olarak da bilinir) Dünya Petrol rezervinin büyük bir kısmını bulunduran ve OPEC’in Dünya’ya petrol ihraç ettiği bir körfezdir. Kuveyt,İran,Irak,S.Arabistan,B.A.E.,Umman’ın bulunduğu körfezde Dost ve Müttefik Katar’da yer alır.Dünya için haliyle bu körfez ve Umman ile İran’ın boğaz oluşturduğu bu bölge dünya devletlerinin de her zaman kontrol altına almak istediği bir bölge.Geçen yıl Türkiye,Katar ile Askeri bir antlaşma yaptı ve Katar Askerini eğitmek bir yana Katar’ın gelecekte dışarıdan gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı da bir Askeri Üs antlaşması imzaladı.Bu Üs şuan hali hazırda yapım aşamasında.Peki bu Üs neden çok önemli? Ortadoğu’da belirli bir misyon üstlenen Türkiye,Dost Katar ile de bu bölgede hem Katarın güvenliğini sağlamış olacak hemde Dünya devlerine Katar’a yapılacak herhangi bir saldıra da Katar ile birlikte olunacağının bir nevi Resti diyelim….
Türkiye haliyle kendisi üretmese de Petrol ihracatında önemli paya sahip olan Katar’ın bir nevi hamiliğini üstlenmiş oldu.Peki sadece Katar mı asıl amaç? Tabii ki Hayır. Suudi Arabistan’da Kral değişimi sonrası, Suudi Arabistan ile paralel politikalar izleyen Türkiye’nin bir nevi Suudi Arabistan’a gelebilecek herhangi bir saldırıyı da bu üs ile cevap vereceğini görmemek hata olur.Kral Salman bin Abdülaziz el-Suud’un yönetime geçmesi elbette Türkiye için olduğu kadar bölge içinde Askeri anlamda büyük bir fırsattır.
Diğer kurulan Askeri Üsse bakacak olursak eğer,
7 Ocak 2016’da ise Türkiye’nin Somali’de askeri eğitim üssü inşa etmeye başladığı açıklandı.
Dışişleri Bakanlığı Somali sorumlusu departman başkanı Emel Tekin,Türkiye’nin Mogadişu’da askerleri eğitmek için bir askeri üs inşa etmeye başladığını açıkladı.
Girişimin iki ülke arasındaki askeri işbirliği anlaşması çerçevesinde yapıldığı bildirildi. Tekin,“Bu askeri eğitim tesisi,Afrika kıtasının tamamındaki askerlerin eğitildiği önemli bir üs olacak” dedi.
Türkiye Somali arasındaki savunma sanayi işbirliği anlaşması Mogadişu’da 25 Ocak 2015 tarihinde imzalanmıştı. Albay Murat Yaman anlaşmanın iki ülke arasındaki savunma işbirliğin artırılması amacıyla yapıldığını söyledi.
Bu haritaya baktığımızda ise bu Askeri üs ile Kızıldeniz, Aden Körfezi ve Hint Okyanusunu kontrol altına alındığı bir gerçek.
Pekiala, Haritayı biraz daha büyüttüğümüzde karşımıza ne çıkıyor ona bakalım isterseniz…
Petrol ve Ticaret için önemli iki deniz,iki boğaz ve bu boğaz ve denizleri kontrol altına alan bir Türkiye,Yada bölgede söz sahibi olan bir Türkiye.
Somali’de kurulan yeni Askeri Üssün sadece Kızıldeniz’in değil Suveyş kanalı içinde önem arz ettiğini çok söylemeye gerek yok diye düşünüyorum.Zira Süveyş kanalından Aden Körfezine (Arap denizi) açılabilmek için yada Aden Körfezinden (Arap denizi) Suveyş kanalına yol alabilmeniz için Bab-ül Mendep boğazından geçmeniz gerekir.Bab-ül Mendep boğazında etkiniz olmadığı takdirde Süveyş Kanalı Petrol ve Ticaret yolu olarak çokta bir işe yaramaz!
Haritaları dikkatli incelediğimizde gerek Katar’da gerekse Somali’de kurulan Askeri Üslerin sadece o ülkelerin Askeri eğitimleri için değil Petrol yollarının da kontrol amaçları olduğu bir gerçektir.Zira bölgede Türkiye varlığını ortaya koyduğu gibi o ülkelerin güvenliklerinin de bu üsler tarafından sağlanacağı bir gerçektir.
İstanbul’da ise yapılması planlanan Kanal İstanbul projesinin tamamlanması Arap yarımadasında ki Petrolü ve geçiş yollarını kontrol aldıktan sonra Rusya’nın da kontrol altına alınması demektir.
19 Ekim 2015 de Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan,Bermuda Üçgeni ve 9 Ekim 2015 Putin’ce Biliyormusunuz? yazılarımda yazmış olduğum Avrasya Askeri Statülü Kolluk Kuvvetleri (TAKM) de Türki Cumhuriyetlerinde de Türkiye’nin liderliğe soyunduğunun resmidir,demiştim…
Tabii ki çok büyük Misyonlar üstlenmeye hazırlanan Türkiye,Doğu ve Güneydoğu’da sayıları sadece binlerle ifade edilen taşeron PKK ile de hızı düşürülmek istense de başarılı olunamayacaktır.Hükümet’in bu konuda taviz vermeyeceği ortada iken terör ile birkaç ilçeyi Suriye görüntüsüne çevirip “Kurdistan” hayali ile insanları ölüme göndermek sadece bazıları için sonun başlangıcından başka bir şey değil…
Peki Türkiye bu duruma bir anda mı geldi? Asıl soru bu!
Tabii ki de Hayır!
Özal’lı dönemlerde F-16’ların montajı ile başlayan daha sonra duraksayan Ak Parti hükümeti ve Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliği ile Askeri anlamda yeniden büyüme trendine giren Askeri yatırımlar neticesinde oldu.Nato içerisinde en büyük Askeri güce sahip olan Türkiye yerli Askeri teknolojilerini geliştirmesi ile birlikte Türkiye dışında Dünyanın kalbi sayılacak bölgelerde Üs kurar hale geldi.
Sizlere çok uzun uzadıya bu bağlamda da Atak Helikopterinden tutunda Obüslere yada uzaya fırlatılan uydulardan bahsetmeyeceğim.Fakat bir önemli bir yapım aşamasında olan bir Askeri gemi var ki ondan dem vurmadan geçemeyeceğim.Evet Askeri Uçak gemimiz…
Üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye için belki bir Uçak gemisi çok fazla abartılı olarak görülse de Katar ve Somali’de Üs ve Avrasya Askeri Statülü Kolluk Kuvvetleri (TAKM) kuran bir Türkiye için, Askeri Uçak Gemisi çok fazla olmasa gerek…
Gelelim Asıl soruya Türkiye, Bu yüzyılda Dünyanın Jandarması rolünü mü üstlenecektir? Bu kadar Askeri antlaşmalar,Üsler neticesinde herkesin EVET diye tahmin etttiği noktada ben HAYIR! diyeceğim.Türkiye,Nato’nun 600.000’den fazla askeri olan en büyük gücü olmasına rağmen asla dünyanın jandarması olmak gibi düşüncesi yok.Türkiye sadece Ortadoğu da değil,Dünya da sözü geçen Lider Ülkeler seviyesine yükseliyor.Bırakalım ABD dünyanın Jandarmalığını yapadursun,Bizler Askeri güç olarak Dünya Politikalarına şekil çizen ülke olalım….