Sebeplere saplanmadan;
Merdanelik, bırakmadan;
“Tevekkeltü Alallah”de!
Gayrısına “illallah” de!
Alan alsın, sefer tası;
Sen toplama, tarak tası.
Diz üstüne koyma başı.
Rızık için çatma kaşı.
Yap elinden ne gerlirse.
Sonra sarıl ne verilse.
İşi bırak Yaradana!
Kudret onun anlayana!
Bedeninden habersizsin.
Zerrelerde geçersizsin.
Durdur mertsen, kanı bir an!
Uzat ersen canı bir an!
Kalbin almaz senden emir.
Miden duymaz desen kemir.
Çöle teslim kumlar gibi;
Sele teslim sular gibi;
Damla ol da buluttan kop;
Dalga ol da denizden kop.
Tepe, tepe; kum olup coş;
Dalga, dalga; su olup coş.
Kum tanesi, çölde kayıp;
Çığ tanesi, suda kayıp.
Kum çölleri, kumda kayıp;
Su gölleri, suda kayıp.
Dişler rızık şifresidir;
Dişler rızık müjdesidir:
Dişi veren, vermez mi aş!
Rızık mânâ; maddeyi aş!
Boşa etme, tohum ziyan.
Ateşte bit, alevde yan.
Bul bir kaptan, ol tayfası!
Fırtınada gör faydası!
Ne gemidir ne gemici;
Yalnız O’dur erdirici!
Ver rüzgara dizginleri!
Damla ol, aş; enginleri!
Ev tevekkül, mukîm zandır.
Dalga mesken, damla candır.
Tevekkülden tak bir kanat!
Kehkeşandan öte sanat!
Mihrap verdi, sırt duvara;
Mazhar oldu, bin didara!
Tevekkülle alırsan yol;
Bir vehim ki; yakîndir yol.
Omuza ev, etme inşa!
Tevekkülün, etme ifşa!
Gücün kadar, gayret yeter.
Hakk’a güven; nusret yeter!
Yap kuş gibi, sağlam evi!
Ambar yapıp, tıkma evi!
Nil nehrine batan kişi;
Sel, fırtına; olmaz işi!
İnci yaşar, su içinde:
Ha kenarda, ha derinde!
Tevekkülden, geç tevekkül!
Tevekkülü, seç tevekkül!
Gonca giymiş, hırsın külü,
Tevekkülde açmaz gülü!
Heveslere vur tevekkül;
Tul-i emel etmesin kül!
Göz kesilen, kuyu boylar.
Gözü yuman, aşar koylar.
Maksadını halk eyleyen;
Şerri sana hayr eyleyen;
Mağrur olma; sen değilsin;
Yaradan O; sen değilsin!
Hâke seni, yeksan eden;
Hayrı sana, noksan eden;
Gafil olma; senin nefsin!
Zalim sana, senin nefsin!
Deniz dolu bütün mahal;
Tevekkül bir fikr-i muhal;
Bir dalgasın su üstünde;
Teslimiyet tıynetinde!
Buyur, etme; tevekkül sen;
Et hayatı, teşekkül sen.
Her müşkülü, çözemezsin;
Her mâniyi, aşamazsın!
İlah mısın bre adam!
Sen mi diktin bu mavi dam!
İlim deme; unutmak var!
Deme takva; sapıtmak var!
Hani hayat, tevekkülsüz!
Hani ölmek, tevekkülsüz!
Bir tek dosta et tevekkül;
Benlik ateş, üflüyor kül!
Gülde yatan, çiğ tanesi;
Tevekküldür efsanesi;
Yatak rengi renksizliktir;
Zayıflığı, zenginliktir.
Düğüm çözer; istihâre;
Âşık nere, düğüm nere!
Tevekküle sığınıp da;
Yükü halka taşıtıp da;
Salma dünya işlerini;
Gıcırdatma dişlerini!
Tevekkülde tereddüt yok.
Vahdet her yan; taaddüt yok.
Tefekkür ararsa esrar;
Tevekkülde bulsun karar!
Beyin kalbe koysa çene;
Cevher olur, toprak sîne!
Nasırdan bir kadeh kaldır!
Alnı yıka, tere daldır;
Güven bir tek Allah’ına;
Gitme sakın başkasına!
Gayrısına güvenirsen;
Bela odur ger bilirsen.
Nefs edince aczin beyân;
İmdâd-ı gayb olur ayân!
Tevekkülde başı çeken;
Tereddütten acı çeken!
Mütevekkil etmez teşviş!
Firavunluk etmez derviş!
Tedbir ehli etmez şüphe;
Takdirine almaz cephe;
Kaderine kail olur;
Hedefine nail olur.
El kınada, oturmak değil;
Çalışmadan, uyumak değil;
Çaresizken, hür irade;
Tevekküldür; son ifade!
Bu tevekkül, nereye dek;
Örtsün seni, bahane dek!
Elin, kolun usancını;
Çekmez katır utancını.
Sahili yok denizlerde;
Meyvesi yok filizlerde;
Yüzüyorum bir umutla;
Yağıyorum bir bulutla.
Bileğinin gücü ile;
Gel teslim ol tevekküle!
Bu beşiğe gelen güldü;
Evvel dersi tevekküldü!
Serâzât ol, tefekkür et,
Tevekkülle tevekkül et.